cumhuriyet dönemi türk edebiyatı oluşumu
Buve benzeri gelişmeler ışığında Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın şekillenmesi ve edebi zevkin oluşumu ile ilgili şunlar söylenebilir : - Cumhuriyet dönemi edebiyatında Anadolu'ya yöneliş başlamış .
YüzyılTürk Edebiyatı. • 18. Yüzyıl Türk Edebiyatı. • 19. Yüzyıl Türk Edebiyatı. • TANZİMAT EDEBİYATI. • Osmanlı Devletinde Çağdaşlaşma Süreci. • Tanzimat Edebiyatı Hazırlık Dönemi. • Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı 1.
HALDUN TANER ( 1915- 1986) Cumhuriyet döneminin önde gelen modern tiyatro ve öykü yazarlarından biridir. Geleneksel tiyatro ile Batı tiyatrosunu birleştirerek Türkiye’de çağdaş bir tiyatro ortaya koydu. Güncel olayları konu alan eleştirel oyunlarında yakın tarihimize yönelik siyasi ve sosyal taşlamalar yaptı.
Edebi akımlar özet, edebi akımlar tablo, edebi akımlar pdf, edebi akımlar slayt, edebi akımlar test, türk edebiyat akımları, edebiyat akımları şifreleme, Cumhuriyet dönemi edebi akımlar, Edebi Akımların Özellikleri, Dadaizm, Egzistansiyalizm, Ekspresyonizm, Empresyonizm, Entüisyonizm, Fütürizm, Hümanizm, Klasisizm, Kübizm, Natüralizm, Neoklasisizm, Parnasizm
CumhuriyetDönemi Türk Edebiyatının Oluşumu - Laiklik ilkesi - Dinî istismar ve taassup konularında Atatürk’ün düşünceleri ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ - Atatürkçülüğün nitelikleri: 1.Cumhuriyet döneminin siyasi, sosyal ve fikrî temellerini açıklar. 2.Cumhuriyet Döneminde memleket edebiyatı zevkinin nasıl ortaya
Site De Rencontre Pour Gitan Gratuit. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın Oluşumu Cumhuriyet’in ilk yıllarında ölen bazı sanatçılar dışında Milli Edebiyatçılar, Beş Hececiler ve Bağımsızlar olarak ele aldığımız şair ve yazarlar sanat hayatlarına Cumhuriyet döneminde de devam etmişlerdir. 1923’ten 1940’a kadar devam eden dönemde Kurtuluş Savaşı’nın yarattığı birliğin, yapılan inkılâp ve reformların etkisiyle sanatçılar, yerli ve halka doğru bir “memleket edebiyatı” anlayışıyla Anadolu’yu ve Anadolu halkını konu edinmişlerdir. Milleti oluşturan değerler müzik, edebiyat, mimari, oyunlar, masallar vb. farklı yönleriyle edebi metinlerde yer almıştır. Memleket edebiyatı zevkiyle Batı estetiği sentezlenmeye çalışılmıştır. Batı kültür ve medeniyeti örnek alınmakla birlikte, Tanzimat’ta da olduğu gibi, yanlış Batılılaşma eleştiri konusu olmuştur. Anadolu; doğal güzellikleri, insanı, sosyal hayatı ve folkloruyla edebi eserlere yansımıştır. 1923’ten 1940’a kadar Türk tarihi ve Atatürk’le ilgili konular ağırlık kazanmış, 1940’lı yıllardan sonra ise bireysel duygu ve sorunlar da ele alınmıştır. Uluslaşmaya verilen önemin bir yansıması olarak “birey”e, “bireysel bilinç”e önem verilmiştir. Roman, hikâye, tiyatro, deneme gibi Batı’dan alınan düzyazı türlerinde, teknik bakımdan daha olgunlaşmış eserler ortaya konulmuştur. Cumhuriyet dönemi edebi ürünleri, dil ve zevk bakımından gelenekten ayrılmıştır. Cumhuriyet dönemi eserlerinde öz Türkçecilik anlayışının da etkisiyle genel olarak açık ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Dünyaya açılma ve çağdaşlaşma çabaları edebiyatı da etkilemiş, dünya edebiyatı daha yakından takip edilmiştir. Dünya edebiyatıyla kurulan bağlar sonucunda; toplumcu Gerçekçilik, Sezgicilik, Varoluşçuluk, Gerçeküstücülük, Dadacılık gibi edebiyat akımlarından yararlanılmıştır. Bireyin iç dünyasını anlatmaya çalışan edebiyatçılar, psikoloji ve psikiyatri alanlarındaki gelişmelerden yararlanmışlardır. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın Özellikleri Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış dildeki sadeleşme çabaları aralıksız olarak sürmüştür. Edebiyatımız bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış gerçekçi bir anlayış güdülmüştür. Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Yine bu dönemde şiirin biçimce daha da serbestleşmesi sağlanmıştır. Şiir, roman, hikâye ve tiyatro gibi türlerde önemli gelişmeler olmuştur. Romanda ve hikâyede halk gerçekleri tamamen yerleşmiştir. Yine tiyatro ve deneme alanında büyük gelişmeler gösterilmiştir. Cumhuriyetin kuruluşuyla 1940 İkinci Dünya Savaşı yılları arasında eser veren şair ve yazarlar genellikle daha önceki Milli Edebiyat akımının etkisinde tam anlamıyla “yerli” ve “halka doğru”; veya Batı’nın, özellikle Fransız edebiyatının etkisinde kişisel yollarında yürümüşlerdir. Edebiyatımız İstanbul aydınlarının tekelinden kurtulmaya başlamıştır. Anadolu’dan aydın yetişmeye başlamıştır. Bu dönemden itibaren farklı edebi topluluklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Cumhuriyet Dönemi Öğretici Metinler Öğretici metinler bakımından bu dönemde büyük ilerlemeler kaydedilmiş, önemli eserler verilmiştir. Bilgi verme, düşündürme, açıklama amaçlanmış; metnin yapısı dil ve anlatımı, kullanılan motifler bu amaçlara göre belirlenmiştir. Kurtuluş Savaşı’dan yeni çıkmış olan ülkenin Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda büyük bir kalkınmaya girişmesi sonucunda millete ve milletin kültürüne yönelinmiş, Anadolu ve Anadolu insanı konu edilmiştir. Öğretici metinlerde günlük konuşma dilindeki Türkçe sözcükler, halk söyleyişlerindeki tamlamalar kullanılır; Arapça ve Farsça sözcüklere fazla yer verilmez. Bu dönem yazarları, öğretici metinlerde terim ve kavramları, gündelik hayata ait sözcük ve sözcük gruplarını kullanarak edebi bakımdan güçlü bir anlatıma ulaşmayı amaçlarlar. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı öğretici metinlerinde yazı dilinin konuşma diline yaklaştırılması, açık ve sade bir dilin kullanılması daha fazla okura ulaşılmasını sağlamıştır. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında öğretici metin türlerinde eserler kaleme alan önemli sanatçılar şunlardır
Cumhuriyet dönemi Türk Edebiyaının oluşumda Tanzimat dönemi Trük edeibyatı, Servet-i Fünun ve Milli Edebiyat dönemi Türk edebiyatı ve tabikide toplumun, ülkenin dürümü rol almıştır. En büyük rolü ise Milli EDebiyat Yapmıştır Çünkü o dönemde 1911 yılında Selanik’de çıkan “Genç Kalemler”dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan”adlı makalesinin yayımlanmasıyla başlar. Milli Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Sade Türkçe’nin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu dergide ortaya konulmuştur. “Milli Edebi yat” terimi de ilk defa bu dergide dönem sanatçılarının şiir anlayışıyla, Fecr-i Ati topluluğunun şiir anlayışı birbirinden pek farklı değildir. “Şiir vicdani bir keyfiyettir” düşüncesinde olan şairleri bireysel konuları işlerler. Daha sonra 1917 yılında yaptıkları bir toplantıda, hece ölçüsünü kullanma, günlük konuşma diliyle yazma noktasında birleşen şairlerin, içerik konusunda her birinin ayrı bir yaklaşımda olduğu gözlenir. Bu dönem sanatçıları Divan edebiyatını, Doğu edebiyatının, sonrasını ise Batı edebiyatının taklitçisi olmakla suçlarlar. Şiirde daha çok bireysel konulara yönelen bu dönem sanatçıları, roman ve öyküde sosyal meselelere eğilmişler; milliyetçilik düşüncesi, Kurtuluş savaşı gibi konuları ele almışlardır. Konuların İstanbul dışına çıkarılması da bu dönemin belirgin özelliklerindendir. Ayrıca “aşk” bu dönem roman ve hikayesinin en önemli temasi olarak dikkat çeker. Bu eserlerde dil günlük konuşma dilidir. MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNİN DİL ANLAYIŞI 2 Yabancı sözcükler, kendi dillerinde dilbilgisi bakımından hangi türden olursa olsun, Türkçede ne olarak kullanılıyorsa, dilbilgisi yönünden o türden sayılmalıdır. 3 Arapça ve Farsça’dan gelen sözcüklerden, konuşma diline kadar girip yaygınlaşmış olanlar Türkçeleşmiş sayılmalı ve kullanılmalıdır. 4 İstanbul hanımlarının günlük konuşma dili esas alınmalıdır. 5 Terimler bilimle ilgili oldukları için aynen kullanılmalıdır. 6 Türkiye Türkçesine diğer Türk lehçelerinden sözcük alınmamalıdır. MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ SANATÇILARI ÖMER SEYFETTİN 1884-1920 Milli Edebiyat hareketinin önderlerinden olan sanatçı daha çok hikayeleriyle tanınmıştır. “Yeni Lisan” makalesinde ortaya koyduğu görüşlerini, hikayelerinde uygulamaya çalışmış ve başarılı olmuştur. Dilimizin sadeleşmesinde önemli yeri olan Ömer Seyfettin,anılarından, tarihteki kahramanlıklardan ve günlük yaşayışlardan yararlanarak, gücünü çekici anlatımından, olaylardan alan, çoğunlukla beklenmedik sonuçlarla biten hikayeleriyle edebiyatımızda önemli bir yer tutar. Hikayeleri İlk Düşen Ak, Yüksek Ökçeler, Bomba, Gizli Mabet, Asılzadeler, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lale….adı verilen kitaplarda toplanmıştır. ZİYA GÖKALP 1876-1924 Şiiri, düşüncelerini halka yaymak için bir araç olarak kabul eden sanatçı, bu türde sanatsal yönden güçlü ürünler vermemiştir. Daha çok Türkçülük düşüncesini sistemleştiren bir düşünür ve sosyolog olarak tanınmıştır. Önceleri, bütün dünya Türklerini bir bayrak altında toplamayı amaçlayan“Turancılık”görüşüne bağlıyken, sonraları “Türkiye Türkçülüğü” düşüncesine yönelir. Günlük konuşma diliyle yazı dilinin birleştirilmesi gerektiğine inanan sanatçıeserlerinde bunu başarıyla uygular. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanan Ziya Gökalp Turan adlı şiiri hariç, konu olarak daha çok eski Türk tarihine, İslameyiet önçesi dönemlere yönelir. Ayyrıca yurt, millet, ahlak, din ve uygarlık gibi konuları da eğitici bir yaklaşımla ele alır. Eserleri Şiir Kızıl Elma, Altın Işık, Yeni Hayat Nesir “Türkçülüğün Esasları”, “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak”; “Türk Medeniyeti Tarihi”, “Malta Mektupları”. REFİK HALİT KARAY 1888-1965 Milli Edebiyat ve Cumhuriyet döneminin en ünlü öykü veroman yazarlarındandır. Önce Fecr-i Ati edebiyatına 1917’den sonra ise Milli Edebiyata katılır. Kurtuluş Savaşı’na karşı yazılarından dolayı tutklanacağı zaman Halep’e kaçar. Çıkarılan bir af üzerine 1938’de Türkiye’ye döner. Anadolu gerçeğinin ilk olarak Refik Halit Karay ’ın “Memleket Hikayeleri” adlı yapıtıyla edebiyata girdiği kabul ediler. Güçlü bir gözlemci olan yazar, betimlemelerinde de nesneldir. Realist bir anlayışa sahip olan yazarın sade bir dili ve yalın bir anlatımı vardır. Mizah ve eleştirionun yapıtlarının ayrılmaz unsurlarıdır. Öykü ve romandan başka, anı, deneme, fıkra ve tiyatro türlerinde de eserler vermiştir. Eserleri Roman Sürgün , Hilgün, Bugünün Saraylısı, İstanbul’un bir Yüzü…… Kirpinin dedikleri Mizah yazıları. HALİDE EDİP ADIVAR 1884-1964 Daha çok İngilizi edebiyatındaki romanlardın etkilenen sanatçının eserlerini üç grupta inceleyebiliriz. Kadın psikolojisine eğildi romanları Seviye Talip, Raik’in Annesi, Handan, Kurtuluş Savaşı’nı anlattığı romanları Vurun Kahpeye, Ateşten Gömlek, toplumsal konuları ele aldığı töre romanları Sinekli Bakkal, Tatarcık, Sonsuz Panayır…. Dilbilgisi kurallarına ve anlatıma pek özen göstermeyen sanatçinin diğer önemli eserleri şunlardır Yeni Turan, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu Roman Harap mabetler, Dağü Çıkan Kurt, Kubbede Kalan Hoş Sada Hikaye Ayrıca santçının birçok araştırma yazısı ve çevirisi vardır. REŞAT NURİ GÜNTEKİN 1889-1956 Realist bir analyışa sahip olan yazar Milli Eğitim müfettişliği görevi ile Anadolu’yu dolaşmış, buradaki yaşamı gözlemlemiş, bu gözlemlerini yalın bir dil ve anlatımla eserlerinde dile getirmiştir. Reşat Nuri Güntekin , romanlarında yoğun bir Anadolu atmosferi vardır. Bu atmosfer içinde yurt ve toplam gerçeklerini, töreden kaynaklanan doğru ya da yanlış inanışları ele alır. Bu konular, öykülerinde, mizah unsuruyla da berleştirilerek verilir. Yazar, ilk ününü, duygulsal bir aşkı dile getirdiği ve birçok yönleriyle Anodul’yu anlattığı “Çalıkuşu” romanıyla sağlamıştır. Sanatçının önemli eserleri şunlardır Oyunları Hançer, Hülleci, Tanrı Dağı Ziyafeti… MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ 1890-1966 Türk Edebiyatı araştırmalarını sistemleştiren ve edebiyat tarihçişi olarak ün kazanan sanatçının eserleri de bu yoldadır. Bugün bilinen birçok şair Mehmet Fuat Köprülü ’nün arıştırmaları sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Eserleri YAKUP KARDİ KARAOSMANOGLU 1889-1974 Yakup Kadri Karaosmanoğlu , romanlarında kusursuz bir anlatım ve sağlam tekniği ile dikkat çeken sanatçı, tarihi ve sosyal olaylardan her birini bir romanına konu edinerek, Tanzimat dönemiyle Atatürk Türkiyesi arasındaki dönem ve kuşakların geçirdikleri sosyal değişiklik ve bunalımları yaşayış ve görüş ayrılıklarını işlemiş düşünce ve teze dayalı özlü yapıtlar vermiştir. Eserlerini ve içereklerini şöyle inceleyebiliriz “Hep o şarkı ” da Abdülaziz döneminin yaşamı, “Bir Sürgün ”de II. Abdülhamit’in baskılı yönetimiyle savaşmak için Fransa’ya kaçan Jön Türkler, “Kiralik Konak”ta Tanzimat’tan I. Dünya Savaşı’na kadar yetişen üç kaşaktaki görüş ayrılığı, “Hüküm Gecesi” nde Meşrutiyet devrinindeki Bektaşi tekkelerinin durumu, “Sodom ve Gomore” de mütareke döneminde, işgal altındaki İstanbul’da ortaya çıkan ahlaki çöküntü, “Yaban”da Kurtuluş Savaşı yıllanrındaki bir Anadolu köyü, “Ankara” da yeni başkentin üç dönemi, “Panorama I, II” de Cumhuriyet döneminin 1952’ye kadarki durumunu bir bir ele almıştır. Diğer eserleri Anı Zoraki Diplomat, Politikada 45 yıl,Vatan Yolunda, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları…. Mensur şiirleri Erenlerin Bağından, Okun Ucundan Hikayeleri Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikayeleri Tiyatro eserleri Nirvana, Veda, Sağanak, Mağara Önemli Makaleleri İzmir’den Bursa’ya, Ergenekon, Kadınlık ve Kadınlarımız…. YAHYA KEMAL BEYATLI 1884-1958 Milli Edebiyat hareketini makaleleri ve konferanslarıyla destekleyen Yahya Kemal in, esasen , kendine özgü Milli Edebiyat’ınkinden farklı bir anlayışı vardır. İstanbul şairi olarak tanınır. Omanlı İmparatorluğunun geçmişteki parlak günlerine büyük bir özlem duyar. Başlıca konuları İstanbul, tarih, yurt sevgisi, aşk, ölüm ve sonsuzluktur. Divan şiirinin özünü kakalama çabası içinde olan sanatçı, eski şiirin ölçü, uyak ve ahenk unsurunu ön planda tutmuştur. Onun eserlerinde malzeme eski, şiir ise yenidir. Örneğin, Divan Edebiyatında aşkı terrennüm eden gazelbiçimiyle kahramanlık şiirleri ve Istanbul’a duyduğu sevgiyi dile getiren şiirler yazmıştır. Şiir kitapları kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rübailer, Nesir Kitapları Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Siyasi ve Edebi Portreler, Siyasi Hikayeler, Edebiyat Dair. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ulusal egemenliğe dayalı, demokratik ve laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti kurulur. Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek için her alanda köklü değişiklikler yapılır. Çağ dışı kalmış kurumların yerine çağa uygun yepyeni kurumlar oluşturulur. Dil ve tarih alanlarındaki dağınık çalışmalar örgütlenip kurumsallaştırılır. Ülkenin kalkındırılması ve bayındırlaştırması için köklü atılımlar yapılır. Böylece ülke gerçeklerine ve çağın gereklerine uygun yepyeni bir devlet yapısı oluşturulur. Çağdaş bir devletin kurulması, Ankara’nın başkent olması, halkçılığın devlet programına girmesi, bilimsel ve lâik anlayışa dayanan ulusal eğitimin öngörülmesi, kadın özgürlüğü gibi toplumun çehresini değiştiren yeni oluşumlar, sanat ve edebiyatımızı da derinden etkiler. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar gelen süreçte sosyal yapıdaki çeşitlilik, sanatçıların çeşitli düşünceler doğrultusunda; çeşitli konuları, çeşitli anlatım yolları kullanarak; çeşitli biçimsel kalıplarla ya da hiçbir kalıba, kurala bağlı olmadan yansıtmasına olarak tanımıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra edebiyatımız, çağdaş anlayışlar doğrultusunda gelişmesini başarıyla sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarında “Beş Hececiler” olarak adlandırılan şairler topluluğu, en parlak dönemlerini yaşamaktaydı. Yine bu yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın etkisiyle edebiyatta genel olarak Anadolu’ya bir yönelim başlar. Milli Edebiyatçılar, Bağımsızlar ve Beş Hececiler de yine bu dönemde eserler vermeye devam ederler. Özellikleri Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış dildeki sadeleşme çabaları aralıksız olarak sürmüştür. Edebiyatımız bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış gerçekçi bir anlayış güdülmüştür. Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Yine bu dönemde şiirin biçimce daha da serbestleşmesi sağlanmıştır. Şiir, roman, hikâye ve tiyatro gibi türlerde önemli gelişmeler olmuştur. Romanda ve hikâyede halk gerçekleri tamamen yerleşmiştir. Yine tiyatro ve deneme alanında büyük gelişmeler gösterilmiştir. Cumhuriyetin kuruluşuyla 1940 İkinci Dünya Savaşı yılları arasında eser veren şair ve yazarlar genellikle daha önceki Milli Edebiyat akımının etkisinde tam anlamıyla “yerli” ve “halka doğru”; veya Batı’nın, özellikle Fransız edebiyatının etkisinde kişisel yollarında yürümüşlerdir. Edebiyatımız İstanbul aydınlarının tekelinden kurtulmaya başlanmıştır. Anadolu’dan aydın yetişmeye başlamıştır. Bu dönemden itibaren farklı edebi topluluklar ortaya çıkmaya başlamıştır. cumhuriyet dönemi türk edebiyatını oluşmasında ondan önceki bütün edebi türlerin dönemlerin etkisi vardır. bu bütün dönemlerdede geçerlidir. cumhuriyet dönemi türk edebiyatı oluşumunda serveti funun dönemini etkileri Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler. Cümle istediği yerde bitebilir. Servet-i Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar. Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir. Onlar “her şey şiirin konusu olabilir” görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyleaşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir. Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır. milli edebiyatın etkisi az önceki sayfalardan anlaşılacağı gibi "dilde sadeleşmeyi savunmuşlar, halka yönelmişler, memleket konuları işlenmiş, kurtuluş savaşı konusu işlenmiş" bir edebiyatın oluşmasında halkın o dönemin siyası sosyal etkileri ve o dönemden eski dönemdeki düşünceler etkili olur. cumhuriyet döneminde ise siyasi konular, sosyal, halkın durumu, ınkılaplar, ref
"Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluşumu" adlı testte 12 soru vardır. YKS Edebiyat 2, YKS Edebiyat 1 ve Türk Dili ve Edebiyatı 12 kategorilerinde yayınlanan teste 1,773 kişi bakmış, 234 kişi ise testi çözmüştür. Testte 0 yorum vardır. Yorum butonuna tıklayarak yorum yapabilir veya varsa yapılmış yorumları okuyabilir, iftihar butonuna basarak testin başarılı üyelerini görebilirsiniz. "Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluşumu" adlı testin zorluk seviyesi Orta olarak belirlenmiştir. Testi çözmek için soruları okuduktan sonra doğru olduğuna inandığınız cevabı işaretleyin şıkkın üstüne tıklayarak işaretleme yapabilirsiniz ve sayfanın en altında bulunan Çözdüm - Cevapları Göster butonuna tıklayın. Ardından soruların üstünde doğru ve yanlışlarınızı görebilirsiniz. Test çözerken kaydedip sonra tekrar çözmek isterseniz üye girişi yaptıktan sonra göreceğiniz Sonra Çöz butonunu kullanabilirsiniz. 12 16-06-2017 1,773 Türk Edebiyatı 234 Puan Tebrikler! Testin en başarılı üyesi Fırat Han Göl 60 puan Soru 1 Modernleşme yolundaki Türk edebiyatı Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte yeni bir aşamaya kavuşmuştur. Esasen Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, ilk zamanlarda - geleneğinin izini sürmüş bir edebiyattır. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygun olur? A Tanzimat I. Dönem Edebiyatı B Tanzimat II. Dönem Edebiyatı C Servetifünun edebiyatı D Fecriati edebiyatı E Millî edebiyatBoş Bırak Soru 2 I. Latin harflerinin kabulü II. Kurtuluş Savaşı III. Atatürk ilke ve inkılapları IV. Meşrutiyet’in ilanı V. Siyasi akım ve düşünceler Numaralanmış ifadelerden hangisi, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın dil, edebî zevk ve anlayış özellikleriyle ilgili değildir? Soru 3 Aşağıdakilerden hangisi, Cumhuriyet Dönemi siyasi ve sosyal gelişmelerinden biri değildir? A Saltanatın kaldırılması B Hilafetin kaldırılması C Medeni Kanun’un kabulü D Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi E Soyadı KanunuBoş Bırak Soru 4 Aşağıdakilerden hangisi dil ve anlatım özellikleri dikkate alındığında Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na ait değildir? A Uyuşamayız, yollarımız ayrı Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi B Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı C Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor D Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar Kapanırdı daha gün batmadan aynalar E Haydi Abbas, vakit tamam Akşam diyordun, işte oldu akşamBoş Bırak Soru 5 Aşağıdaki eserlerden hangisi Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı içerisinde yer alır? A Göl Saatleri B Cezmi C Aşk-ı Memnu D Çile E Pembe İncili KaftanBoş Bırak Soru 6 Aşağıdakilerin hangisinde Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı ile ilgili bilgi yanlışı vardır? A Dildeki sadeleşme çalışmalarına ara verilmeden devam edilmiştir. B Sanatçılar, gerçekçi bir anlayışla eser vermişlerdir. C Halka doğru ilkesiyle yerli hayatın anlatımına önem verilmiştir. D Daha çok bireysel konular, sanatsal bir bakış açısıyla işlenmiştir. E Düzyazı türlerinde önemli ilerlemeler olmuş, yetkin sanatçılar Bırak Soru 7 I. Cumhuriyet Dönemi “memleket edebiyatı”nın ilk halkasını oluşturmuştur. II. Cumhuriyet Dönemi edebî eserlerinde en çok ele alınan konu Kurtuluş Savaşı’dır. III. Batı’dan alınan anlatım biçim ve teknikleri eserlerde kendini göstermiştir. IV. Toplumun geçirdiği sosyal ve siyasal değişim eserlere yansımıştır. V. Anadolu coğrafyası önemli bir şekilde eserlerde yer almıştır. Numaralanmış cümlelerin hangisinde Cumhuriyet Dönemi’yle ilgili bir bilgi yanlışı vardır? Soru 8 Aşağıda verilen metinlerden hangisi Cumhuriyet Dönemi dil anlayışıyla örtüşmez? A Selma Hanım, bu hitabeyi bizzat Şef’in ağzından işittiği anı dört yıldan beri bir dakika unutamıyordu. Denilebilir ki dört yıldan beri hep o an içinde ve onun tesiri altında yaşıyordu. B Biraz uzakta bir çocuk kalemiyle çizilmişe benzeyen incecik incecik söğütler, sazlar görünüyor. Bunların bir hizaya dizilişinden ve öne doğru eğilmelerinden anlarız ki orada kurumuş bir dere var. C İhtiyar adam, komşusundan önündeki patlıcan dolmasını kaşığıyla yenebilecek şekilde parçalamasını istiyor ve ne vakit geldiğine, adının ne, maaşının kaç olduğuna dair suallerine tekrar başlıyordu. D Sivrisinek amansızdı, sıtma belaydı. O yaz, görülmedik salgın hastalıklar kastı kavurdu ortalığı. Çukurova hayvan, insan iskeletleriyle doldu. Bütün yaz ova leşlerle koktu. E Necip, hiçbir şey söylemeye gayrikâdir saadetiyle boğularak sade itaat ediyor, sihirkâr bir rüyada imiş gibi sade incizabına teslim olarak Bırak Soru 9 Aşağıdaki sanatçılardan hangisi Cumhuriyet Dönemi’nde eser vermemiştir? A Abdülhak Hamit Tarhan B Ahmet Haşim C Tevfik Fikret D Yahya Kemal Beyatlı E Mehmet Emin YurdakulBoş Bırak Soru 10 Aşağıdaki edebî topluluk ve anlayışlardan hangisi Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı içerisinde yer almaz? A Garip Hareketi B II. Yeni C Yedi Meşaleciler D Genç Kalemler E HisarcılarBoş Bırak Soru 11 Aşağıdakilerin hangisi Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı"nın belirleyici özelliklerinden biri değildir? A Öykü ve roman tekniğinin çok gelişmiş olması B Dil ve üslupta aydınlara hitap eden bir anlayışın ortaya çıkması C Batılı edebiyat anlayışlarının eserlere yansıtılması D Dili sadeleştirme çalışmalarının artarak devam etmesi E Halkın sorunlarına yönelme düşüncesinin yaygınlık kazanmasıBoş Bırak Soru 12 Memleket edebiyatı algısının yerleşmesiyle birlikte Anadolu’ya ait gözlem ve düşüncelerini eserlerinde dile getiren şair ve yazarlar arasında yer alan Faruk Nafiz, “Yıldız Yağmuru” adlı romanıyla yozlaşmış bir hayatın mekânı olan İstanbul’un karşısına saf ve temiz Anadolu coğrafyasını çıkarır. Romanın başkişisi Ahmet Ziya ekseninde kurguladığı romanda, onun sıradan aşk maceralarından yurt ve insan sevgisine yönelen değişimini konu edinir. Faruk Nafiz, Anadolu’da daha önce farkına varmadığı yeni değerlerle tanışıp ruhsal olgunluğa erişen Ahmet Ziya’nın yaşadıklarını anlatarak bir yönüyle kendi yaşantısını romanlaştırır. Anadolu eksenindeki düşünceleri ve kendi hayatından kesitlerle şekillendirdiği romanıyla memleket edebiyatına katkı yapar. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A Memleket edebiyatıyla İstanbul"un mekân olarak işlenmesi ikinci planda kalmıştır. B Memleket edebiyatının temelinde Anadolu coğrafyasına ve insanına yönelme söz konusudur. C “Yıldız Yağmuru” romanının başkişisinin hayatında olumlu yönde değişiklikler olmuştur. D İstanbul ve Anadolu coğrafyası bir bütünlük içerisinde ele alınmıştır. E Memleket edebiyatı anlayışıyla oluşturulan eserlerde yurt güzellikleri ele Bırak İlginizi Çekebilecek İçerikler
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı, tarih öncesi devirlerden başlar, Türklerin İslamiyet’i kabul ettikleri 9. ve 10. asırlara kadar sürer. Bu devrede sözlü Türk edebiyatı ve yazılı Türk edebiyatı olmak üzere iki grupta incelenen edebiyatımız, şu alt başlıklara göre değerlendirilir Sözlü edebiyat, destan, koşuk, sagu, sav adı verilen mahsullere dayanır. Destanlar; savaşları, göçleri, tabiat olaylarını geniş bir şekilde anlatan eserlerdir. Koşuklar, zamanımızdaki lirik şiirlerin, koşmaların, aşk ve tabiat şiirlerinin ilk şeklidir. Sagular için, şimdilik, ağıt-mersiye türündeki eserler, diyebiliriz. Savlar ise atalar sözü durub-ı emsal, atasözleri olarak kabûl edilir. Bu devirdeki Türk edebiyatının kültür dâiresi gibi bir ölçünün yanında edebî türlere göre oluşan sınıflandırma metodu içinde incelendiğine de dikkat etmek gerekir. Yazılı edebiyatın, ilk ürünleri ise Orhun Abideleri Göktürk Yazıtları başta olmak üzere Yenisey Metinleri, Uygur Yazıtları’dır. İslamiyet’in Kabulünden Sonraki Türk Edebiyatı, 10. asırdan 19. asra kadar süren devre ait isimlendirmedir Şiirin ağırlıklı olduğu bir devredir. Bu dönem için Halk Edebiyatı, Divan Edebiyatı, tekke veya tasavvuf edebiyatı gibi sınıflandırmalara dikkat edilir. Halk Edebiyatı diye isimlendirilen grubun içindeki eserler, Türkler’in İslamiyet’i kabul etmeden önceki kültürünün bir devamıdır. Anonim halk edebiyatı ve Aşık edebiyatı adı verilen iki kolda geliştiği hükmü yaygındır. Bu gruba giren eserler, genellikle manzumdur ve daha çok hece ölçüsü ile yazılmıştır. Divan Edebiyatı, kendine özgü bir sanat anlayışı, sınırlı bir duygu ve şiir dünyası, sanatlı bir dili, İslam dini ve tasavvufa dayalı bir düşünce örgüsü bulunan şekilci, kuralcı ve idealist bir edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatının etkisiyle aruz ölçüsünün ve mazmun denilen sembolik ifade kalıplarının kullanılması, onun karakteristiğidir. Klasik Edebiyat, Eski Edebiyat, Divan Edebiyatı, Ümmet Çağı Edebiyatı, İslami Edebiyat, Yüksek Zümre Edebiyatı, Havas Edebiyatı, Saray Edebiyatı, Enderun Edebiyatı diye de isimlendirilir. Tasavvuf Edebiyatı ise, ana konusu İslamiyet olan ve tasavvufî düşünceyi işleyen eserleri içine alır. Tasavvuf edebiyatında varlık, yokluk, Yaratıcı, insan, hayat, ölüm gibi kavramlar genellikle vahdet-i vücut görüşü etrafında hikemî bir dille yorumlanır. Halk Edebiyatı’nın şekil özelliklerini taşıyan Tasavvuf Edebiyatı ürünleri, Tekke Edebiyatı başlığı altında incelenir; ancak bir eserin hangi şartlarla Tasavvuf Edebiyatı, Halk Edebiyatı, Divan Edebiyatı, Tekke Edebiyatı gibi sınıflandırma gruplarından birine girmesi gerektiği tartışılmaktadır. Mesela Yunus’un veya Mevlana’nın eserleri hangi gruba girecektir? Bu husus, Türk edebiyatının bir bütün olduğu gerçeğinden hareketle açıklığa kavuşturulabilir. Bu edebiyatta hece vezni ile yazılan şiirler olduğu gibi aruz vezni de kullanılmıştır. İslamiyet’in kabulünden sonraki Türk edebiyatı incelenirken iki inceleme ölçütü dikkat çeker Asırlara göre belirlenen devirler ve edebî türler, ayrıca Divan Edebiyatı için aruz, mazmun, tür ve şekil; Halk Edebiyatı için hece, tür ve şekil gibi ölçütler de İslamiyet’in kabulünden sonraki dönemi incelemek için kullanılır. Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı veya Yeni Türk Edebiyatı, 17. ve 18. asırdan gelen etkilerle, 19. asırdaki edebî eserlerin, Batı kültürüne meyletmesiyle başlar. Bu devirdeki Türk edebiyatı, zamanımıza kadar devam eden sosyal arayışların bir göstergesidir. Bu devirde de kültür ve medeniyet ölçütünden başka ikinci bir inceleme metodu, edebî topluluklara göre belirlenir; poetikalar, temalar, zihniyet farklılaşması, öne çıkan kavramlar, edebî türler, şekil ve muhteva özellikleri, teknik yapı, takdim hususiyetleri ve siyasi boğumlanmalar da yeni dönemin eser inceleme ölçütleri olarak karşımıza çıkar. Bu ölçütlerin oluşmasında tarihî, sosyal, siyasi gelişmelerle kültürel değişiklikler, hareket noktası olarak gösterilir. Üç başlıkta toplanması yaygın olarak kabul edilen bu sınıflama, edebiyatımızın birbirinden kopuk ve ayrı kollarda geliştiğini göstermez. Bu metot, inceleme kolaylığı olsun diye yapılan tasnifin sonucunda ortaya çıkmıştır. Halk Edebiyatı içinde Divan şiirinin muhteva ve şekil özellikleri kol budak saldığı gibi Divan şiiri de Halk şiirinden etkilenmiştir. Yeni Türk Edebiyatı, batıya yönelmekle birlikte hem Halk Edebiyatı’nın hem de Divan Edebiyatı’nın serpilip geliştiği bir alandır. Bu etki, Yeni Türk Edebiyatı içinde bir bütün hâlinde devam eder. Gelenekçi tasnife göre başlıca üç devirde incelenen Türk edebiyatının tarihî gruplandırması şu şema ile gösterilmektedir Türk Edebiyatının Sınıflandırılması a. İslamiyetin Kabulünden Önceki Türk Edebiyatı Sözlü Edebiyat Yazılı Edebiyat b. İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Halk Edebiyatı Divan Edebiyatı Dini Tasavvuf Edebiyatı Tekke Edebiyatı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat Edebiyatı Servet-i Fünun Edebiyatı Fecr-i Ati Edebiyatı Millî Edebiyat Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı Yedi Meşaleciler Garip Hareketi Birinci Yeniciler Bağımsızlar Toplumcu Gerçekçiler İkinci Yeniciler Mavi Grubu Hisar Grubu 1960 Sonrası Sigmund Freud Servet-i Fünun’da Dil ve Getirdiği Yenilikler »
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı, 1923 yılından başlayarak günümüze kadar gelen edebiyattır. Bu edebiyatı anlamak için öncelikle bu edebiyatın oluşumunu, safhalarını bilmek gerekiyor. Nitekim bu edebiyatın kaynağı Atatürk ve devrimleri kabul Dönemi Türk Edebiyatının OluşumuCumhuriyet devri Türk edebiyatını meydana getiren asıl unsur, yedi iklimin yok etmek için saldırdığı Türk milletinin var olma mücadelesidir. Bir imparatorluğun yıkılıp yerine konan ulus – devlet anlayışının hayatta kalma ve büyüme mücadelesidir. Bu bakımdan da edebiyatımızda özel bir öneme Mücadele’nin başarıya ulaşmasından sonra ulus egemenliğine dayalı, laik bir hukuk devleti kurulması amaçlandı ve tüm halk – sanatçılar – aydınlar bunun için uğraştı. Bu uğraş, her alanda köklü değişiklikler, devrimler gerektiriyordu. Öncelikle yönetim biçimi değişti ve Cumhuriyet ilan edildi. Daha sonra Halifelik kaldırıldı ve yerine Diyanet İşleri kuruldu. Başkent Ankara oldu ve dil ile tarih alanında çalışmalar yapılmaya başlandı. Bu çalışmalar kurumsallaştırıldı 1931 yılında Türk Tarih Kurumu, 1932 yılında Türk Dil Kurumu oluşturuldu. Bu alanlardan sonra eğitim, ticaret, sosyal, hukuk, ekonomik, sanayi alanlarında atılımlar gerçekleştirildi. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde bir millet uyanıyor ve gelişmeler, edebiyata da ön ayak oldu. Türk edebiyatında hareketlenmeler başladı. Aslen Türk edebiyatı, Milli Mücadele döneminde Kurtuluş Savaşı’nın heyecanıyla Anadolu’yu merkez alan bir edebiyat kurmuştu ve buna “Memleket Edebiyatı” deniliyordu. İşte bu memleket edebiyatı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında devam etti. Bu akımla birlikte Türk şiirinde “Beş Hececiler” dönemi başladı. Bu şair topluluğu Anadolu’yu yücelten, onu merkeze alan bir yönelim içinde yani Anadolu aşkıyla eserler verdiler. Bu bakımdan şiirlerinde halk şiirinin biçim ve özellikleri de Hececiler gibi Anadolu’yu konu alanlar olduğu kadar bağımsızlar da vardı. Bağımsızlar, Beş Hececiler yanında Saf Şiir anlayışında olan ve Milli Mücadele döneminin şiir özelliklerini takip eden şairlerimiz de vardı. Bu bakımdan bu dönemi yekpare bir anlayışta toplamak bahsedilen durumdan dolayı edebiyat tarihçileri, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını 3 bölümde inceler 1923 - 1950 arasında Milli Edebiyat dönemi etkisindeki ve Atatürk ile kurulan devleti yücelten, Anadolu’ya yer veren edebiyat1950 - 1980 siyasi – ideolojik karmaşaların yaşandığı ve edebiyatımıza farklı bakış açılarının girdiği dönem edebiyatı1980 askeri darbesiyle başlayan ve günümüze kadar uzanan bireysel – felsefi edebiyat dönemiCumhuriyet’in kuruluşundaki gelişmeler, ondan sonraki siyasal ve sosyal değişmeler, darbeler, asker – egemen kültür, toplumsal yapıdaki değişmeler edebiyatımızı iyice hareketlendirmiş ve Cumhuriyet döneminin oldukça hareketli ve renkli geçmesini sağlamıştır. Böylece hem şiir hem roman hem de hikayede konu ve biçim yelpazesi fazlaca bu gelişmeler ve Cumhuriyet dönemine genel bakışın ardından bu dönemdeki edebiyat, kafa karışıklığı daha iyi anlaşılacaktır. Hasta adam olarak nitelendirilen Osmanlı’nın yıkılarak doğan bu Türk Ulus egemenliği kimi zaman bocalama ile kimi zaman düşe kalka büyümüştür. Unutulmamalıdır ki Osmanlı “Hasta Adam” ise Cumhuriyet yeni doğan bir Dönemi Türk Edebiyatı’nın Genel ÖzellikleriMili edebiyat döneminde Genç Kalemler adlı dergide kıvılcımlanan “Yeni Lisan” hareketi, bu dönemde de devam etmiştir. Özellikle Türk Dil Kurumu çalışmalarıyla dilde yenilenme hareketi hız dönemde yeni kurulan bir ulus devletten bahsettiğimiz için sanat anlayışımız “Toplum için sanat” anlayışıdır. Topluma hitap eden bir sanatın dili de elbette halk ağzına yakın olmalıdır ki bu bakımdan da yukarıda bahsedilen dil çalışmaları edebiyat tayfasınca desteklenmiştir. Aslında yapılan dil çalışmalarına, halk da katılmıştır. Öyle ki yabancı sözcüklerin yerine kullanılacak sözcükler, gazeteler aracılığıyla halka sunulmuştur ve bu şekilde bazı kelimeler dilimize monte şiiri, 1940 II. Dünya Savaşına kadar, Milli Edebiyat ve Milli Mücadele edebiyatı etkisindedir. Ama işler 190 ve 1980 sonrasında değişmiş, daha bireyselci ve felsefi yaklaşımlar ortaya babına da gelirsek de bu dönemde de Türk edebiyatı, Fransız edebiyatını örnek almış, Batı edebiyatı ve akımlarını yakında takip etmiştir. Takip ettiği ve sıkça kullandığı akımlar ise Pozitivizm, Romantizm ve Realizm’ edebiyatının temelinin Kurtuluş Savaşına, Atatürk’e ve onun devrimlerine dayandığını yukarıda söylemiştik. Bu bakımdan şiirde, romanda, hikâyede, tiyatro ve birçok türde milli ve hamasi konuların işlenmesi zaruri hissedilmiş, bir nevi bir zafer coşkusu tüm edebiyatımızı sarmıştır. Ayrıca bu dönem edebiyatında bir modernleşme ve millet olma çabası da göze çarpar; hak verilmesi gerekir ki Osmanlı bir imparatorluktu ve çok ulusluydu; ayrıca gerek din gerekse da yozlaşma yüzünden oldukça geri kalmış Cumhuriyet’e adeta kültür harabesi bırakmıştı edebiyat ile başlayan halka inme çabası, Cumhuriyet döneminin refah ve çalışma ortamında hız kazanmıştır. Anadolu’yu kalkındırma, sanatı ve edebiyatı geliştirme, edebiyatı halkla birleştirme görevi elbette ki Cumhuriyet sanatçılarına verilmiştir. Anadolu insanını tanıma ve ülkeyi sanatsal olarak kaldırma bu dönem sanatçılarının biricik emeli ve görevi olmuştur. Bu dönemde edebiyat, İstanbul dışına çıkarılan Mili Mücadele dönemi edebiyatının tüm Anadolu’yu kapsaması şeklinde dönemi sanatçılarının bir görevi de Cumhuriyet devrimlerini halka tanıtmak ve halk ile devlet arasında bir bağ kurmak olmuştur. Bu dönemde Ziya Gökalp üstat kabul edilmiş ve onun “yerli olana ve halka doğru gidilmesi” ilkesi benimsenmiştir. Ülkenin hem siyasal hem ekonomik alanda kalkındırılmasının gereği olarak halkın eğitim ve refah seviyesinin yükseltilmesi görülmüş ve bu görev de Cumhuriyet sanatçısına layık dönemi Türk edebiyatının bir diğer kaynağı da halk bilimi yani folklordur. Türk Halk Sanatları ve Folkloru oldukça önemsenmiş ve bu bakımdan da Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ana kaynağı olarak belirlenmiştir. Karacaoğlan, Yunus Emre, Köroğlu başta olmak üzere Halk şairleri örnek alınmıştır. Aşık Veysel gibi halk ozanları ünlenip halka dönemi Türk edebiyatının şiir devresinde yukarıda görülen nedenlerin de etkisiyle şiirlerde ölçü olarak hece ölçüsü benimsenmiştir. Dil de günlük konuşma diline indirgenmiştir. Zaten Türk Dil Kurumu çalışmaları ile dil, tam bir arınmaya gidiyordu, kullanılacak çok fazla eski sözcük dönemi Türk edebiyatının şiir dönemi, biçim açısından da değişmiştir. Garip akımıyla serbestleşen Aslında ilk serbestleşme Tevfik Fikret ile olmuş, Tevfik Fikret “Sis” şiirinde özlenilen değişikliği yapmıştır ama Garip akımının tesiri kadar etki edememiştir. şiir bu dönem de daha da serbestleşerek düz yazıya yaklaştırılmıştır. Diğer dönemlerde korka korka söyleyebileceğimiz tespiti direk bildirebiliriz Bu dönem serbest şiir düşünürsek Osmanlı döneminde yapılan saray edebiyatını anlayacak bir hanedan ve saray çevresi kalmamıştır. Ayrıca Cumhuriyet bir devrimdir ve devrimlerin en önemli özelliği bir yıkım getirip yeni bir şey inşa etmek ve asla eskiye dönmemektir. Cumhuriyet bir devrim olduğu gibi onunla beraber yaygınlaşan Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı da devrimdir. Bu bakımdan ne Saray edebiyatına ne de bu edebiyattaki konulara, dile geri dönülebilirdi. Yapılacak en kapsamlı iş, Halk edebiyatını temel alan bir edebiyat kurmaktı ki zaten Cumhuriyet de halk ürünüydü. Cumhuriyet dönemi sanatçıları da bu işi başarıyla yerine getirdi.
cumhuriyet dönemi türk edebiyatı oluşumu