dinozorlar hakkında bugün elde ettiğimiz bilgiler nasıl elde edilmiştir
Hedefe Ulaştıran Dijital Pazarlama Yaklaşımı: Inbound Pazarlama Metedolojisi. Sunduğunuz ürün veya hizmetin hedef kitlenizle buluşmasını, potansiyel müşterilerinizin sadık birer müşteriye dönüşmesini ve sonuçta sizi hedeflerinize ulaştırmayı vadeden Inbound Pazarlama ile dijital pazarlamayı ve markanızı bir üst seviyeye nasıl taşıyabileceğinizi bir de bizden
Teslimettiğimiz yüzlerce saygın mağaza, bugün cirolarını katlayarak büyümektedirler. 5 kata varan sağlamlık elde edilmiştir ve neredeyse ömür boyu
Dinozorlar için elde ettiğimiz bilgilere de en büyük desteği fosillerden alırız ve onlar sayesinde bilim dünyamıza yeni bilgiler ekleriz. Dinozorlarla, tam anlamda 19.yy ortalarında yaşayan İngiliz doğa bilimci Sır Richard Owen yaptığı çalışmalarla ilgilenmeye başlamıştır. Dinozor adını bu hayvanlara kendisi vermiştir.
nelerinnasıl yapılabileceği hakkındaki düşünceler ortaya konmuştur. Çalışmanın sonucunda birinci basamakta çocuk obezitesinin çözümü için işbirliği içinde nelerin yapılabileceği hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir.11 Christiansen B. ve arkadaşlarının yaptıkları nitel
Ardından bir Gantt şeması oluşturma kurallarına bakacağız ve bir Microsoft Excel e-tablosunda kendiniz oluşturmaya çalışacağız. Adım 1. Veri toplama. Bir grafik oluşturmak için aşağıdaki verilere ihtiyacımız var: tüm veri kümelerinin koordinatları (her sütunun başlaması gereken); her aşamanın adı; Her aşamada
Site De Rencontre Pour Gitan Gratuit. Dinozorların ortadan kalkışı nasıl olmuştur? 250 milyon yıl önce yaşayan dinozorlar 185 milyon yıl yaşadıktan sonra meteor çarpmasıyla beraber dünya üzerinden neredeyse tamamen silinmiştir. Bu yazımızda dinozorların dünyasına giriş yaptık ve dinozorların ortadan kalkışı konusunu ele aldık. Dinozorlar ne zaman ve nasıl yok oldu? Bu Yazının İçindeki Başlıklar Dinozor Nedir?İlk Dinozorlar Nasıldı?Dinozorların Yaşadığı DönemJura Dönemi DinozorlarıKretase Dönemi DinozorlarıDinozorlar Ne Zaman ve Nasıl Yok Oldu?Tavuklar Dinozor Mudur?Dinozorlar Günümüzde Yaşasaydı Ne Olurdu? Dinozor Nedir? Dinozor kelimesi Fransızca kökenli bir sözcük olup Eski yunanca deinos korkunç, müthiş ve sauros kertenkele kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Bu korkunç kertenkelelerin en küçüğü 60 cm boya ve 3 kg ağırlığa sahip olan Kompsognatlardır. En büyükleri ise boyu yaklaşık 40 metre, ağırlığı 110 tona kadar çıkabilen Arjantinozorlardır. Dinozorlar da günümüzdeki hayvanlar gibi otçul, etçil ve hepçil diye ayrılmaktaydılar. Otçul dinozorlara örnek olarak 26 metre uzunluğa sahip Graffatitan, etçil dinozorlara 14 metre uzunluktaki Tyrannosaurus Rex hepçil dinozorlara da metre boya sahip Abrictosaurus örnek olarak verilebilir. Herkesin bildiği T-Rex isimli dinozor aslında dinozor çağının son zamanlarında yani günümüzden 65 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır. En eski dinozor ise yaklaşık 225 milyon yıl önce yaşamıştır. Dinozorlar yaklaşık 160 milyon yıl yaşamıştır. Bu süreç boyunca türlü adaptasyonlar ve evrimler geçirmişlerdir. Dinozorların son zamanlarında ise geçirdikleri evrim ve adaptasyonlar iklim değişiklikleriyle baş edemez hale gelmiştir. İlk Dinozorlar Nasıldı? Çoğunlukla grup halinde yaşayan dinozorlar 250 milyon önce mezozoik dönemde dünyada hüküm sürmüştür. Mezozoik dönem de kendi içinde Trias, Jura ve Kretase olmak üzere üç döneme ayrılır. Triasik dönemin başında 250 milyon yıl öncesinden 210 milyon yıl öncesine kadar dünya Pangaea adı verilen devasa tek bir kıtadan oluşmaktaydı. Bu dönemde ammonitler gibi kabuklu canlılar çoğunluktaydı. İklim çoğunlukla sıcak ve kuraktı. Sürüngenlerde büyük bir değişme, çeşitlenme ve yayılma görülmüştür. 225 milyon yıl önce ileri triasik dönemde ilk dinozor fosilleri bulunmuştur. Bu dinozorlar Eoraptor ve Herrerasaurus isimli dinozorlar olup timsaha yakın akrabalardan evrimleştiği düşünülmektedir. Eoraptorler aynı zamanda Şafak Hırsızı olarak da adlandırılmakta olup Kuzey Afrika bölgesinde yaşamıştır. Eoraptorler 10 kilo civarı gelmekteydiler. Dinozorların atası olan bu tür hepçil bir diyete sahipti ve T-Rex’ler gibi iki ayakları üzerinde dolaşmaktaydılar. Ön dişleri eti kesmek ve koparmak için uzun ve sivriyken arka dişleri daha ufak ve yassıydı. Bu sayede otları da rahat bir şekilde yiyebiliyordu. Herrerasaurus ismi Herrera’nın kertenkelesi anlamına gelmektedir. Bu dinozorlar 6 metre uzunluğa sahiptirler ve ağırlıkları 350 kilo civarı civarındadır. Arjantin’de yaşamışlardır ve etobur diyeti sürmüşlerdir. Herkesin korkunç olarak bildiği bu dinozorlar ilk başlarda besin zincirinin en üstünde değildi. Örneğin Herrerasaurus isimli bu dinozorlar Saurosuchus isimli dev timsah vari hayvanlardan kaçmak zorunda kalmışlardır. Saurosuchuslar 8 metre uzunluğa sahiptirler ve önlerine gelen her şeyi yemişlerdir. Aynı zamanda oldukça çirkin yaratıklardır. Dinozorların Yaşadığı Dönem Trias döneminden sonra gelen Jura döneminde 210 milyon yıl öncesinden 135 milyon yıl öncesine kadar iklim daha yağışlı iklim ise daha mutedildi. Daha yağışlı bir iklim sayesinde periyodik mevsimler görülmeye başlanmış ve dinozorlar bu hava koşullarına göre adaptasyon geçirmişlerdir. Bu dönemin ortalama boyuta sahip dinozorları Stegosaurus ve Apatosaurus isimli dinozorlardı. Stegosaurus ve Apatosaurus yaklaşık 8 ton ağırlığında ve 10 metre uzunluğa sahiptiler. Brontosaurus isimli dinozor ise 20 ton ağırlığa ve 25 metre uzunluğa sahip, Diplodocus ise 35 ton ağırlığında ve 25 metre uzunluğundaydı. Jura döneminin en önemli özelliklerinden biri de artık iki tane ana kıtanın var oluşudur. Bunların adı Laurasia ve Gondwana’dır. Kıtaların yavaş yavaş birbirinden ayrılmaya başlamasıyla beraber Pterosaurs isimli ilk uçan dinozorlar ortaya çıkmıştır. Jura Dönemi Dinozorları Günümüzden 150 milyon yıl öncesine uzanan ileri Jura döneminde ilk defa dinozorların yanı sıra memeliler ortaya çıkmış ve dinozorlarla beraber yaşamaya başlamışlardır. Memeli kelimesi kadın göğüsü anlamına gelen meme kelimesinden türemiştir. Memeli, yani memeye sahip olan hayvanların da aynı insanlar gibi memeye sahiptir ve bebeklerini yine aynı insanlar gibi dişiler memelerinden emzirir. Emzirdikleri bu sıvı ise süttür. Memeliler dinozorların aksine yavrularını yumurtlamaz. Yumurtlamadıkları için kuluçkaya da yatmazlar. Aynı zamanda memelilerin vücudunda kıl bulunmaktadır. Bu kıllar ve memelilerin sahip olduğu kalın yağ tabakası onları soğuğa dinozorlara kıyasla daha dayanıklı yapmıştır. Bu soğuğa dayanabilme özellikleri ileride memelilerin çok işine yaramıştır. Dinozorların tüye sahip olup olmadıkları günümüzde kesinleşmemiştir. Bir belirsizlik söz konusu olsa da araştırmalar çoğunlukla tüysüz olduklarına yönelik bir şekil içerisinde bulunmaktadır. Memelilerin ve buz devrini anlatan Buz Devri 3 isimli filmde dinozorların ve memelilerin bir arada yaşadıkları görülmektedir. Buz Devri 3 isimli filmin özeti şu şekildedir; başta antic döneme ait sincap Scrat olmak üzere, kahramanların maceradan maceraya koştukları Buz Devri’nin yeni yani 3. filminde karşımıza bu defa da dinazorlar çıkıyor. Kahramanlar tembel hayvan Sid, kaplan Diego ve mamut Manny’den oluşmaktadır. Kaplanlara, avcılara ve eriyen buzullara kafa tutan kahramanlar bu sefer dinazorlarla karşı karşıya gelip mücadele edecektir. Buz devri dinazorların aslında her zaman yaşadığını, buzun erimesiyle birlikte ortaya çıktıkları tezini öne sürüyor. Filmin maskotu olan Scrat yine palamudunun peşine düşerek kendine antik bir sincap sevgili ediniyor. Kahramanlarımız Sid, Manny ve Diego’ya ikinci bölümde yer alan Ellie ve fareler, bu bölümde de eşlik ediyor. Memelilerin ve dinozorların beraber nasıl yaşadıklarını adeta bir belgesel edasıyla anlatmıştır bu film. Kretase Dönemi Dinozorları Günümüzden 135 milyon yıl geri gelindiğinde Kretase dönemine ulaşılmaktadır. Bu dönemde hava ılıman ve yağışlıdır. Kretase döneminde Gondwana kıtasının parçalanması tamamlanmış ve günümüzdeki Afrika Kıtası, Güney Amerika’dan ayrılmıştır. Güney Amerika-Afrika-Hindistan-Madagaskar birbirinden ayrılmış ve dünya bugünküne benzer bir görünüş kazanmıştır. Bu dönemde bitkilerin yağışlı ve ılıman hava sayesinde oldukça arttığı, hatta ilk çiçek veren bitkilerin oluştuğu görülmektedir. Günümüzdeki çiçek veren bitkilere örnek olarak papatya, lale, gül, arslan ağzı, ateş çiçeği, begonya, petunya, karanfil, orkide, sardunya, mor salkım, melisa gibi çiçekler verilebilir. Bitkilerle beraber dinozorlar da bu dönemde oldukça farklı özelliklere sahip olmuştur. Bazı dinozorlar Alaska’nın soğuk havalarına uygun bir şekilde adapte olurken bazı dinozorlar ise Orta Asya’nın ılıman havalarına göre adaptasyon göstermişlerdir. Bu dönemde kuş türlerinde önemli miktarda çeşitlilik olmuştur. İleri Kretase döneminde Tyrannosaurus Rex ve Triceratops isimli dinozorlar ortaya çıkmıştır. Bu dinozorlar yaşayan son dinozorlara örnektir. Triceratops, 68-65 milyon yıl kadar önce yani Geç Kretase döneminde Kuzey Amerika’da yaşamış otobur bir dinozor türüdür. Kretase döneminin sonuna doğru çok canlının yok olduğu büyük afete kadar yaşamış olan son dinozor türlerindendir. Triceratops, gözlerinin ve papağana benzeyen gagasının üzerinde boynuzlarıyla tanınmıştır. Kafalarındaki boynuzları kendilerini düşmanlara karşı korumalarını sağlamıştır. Kafatasının uzunluğu 3 metreydi. Dört bacakları üzerinde yürürlerdi ve sürü halinde dolaşırlardı. yaklaşık 4 ton ağırlığına sahip olan bu devler saatte 30 ile 35 km hızla koşabilirlerdi. Kafalarındaki boynuzlardan iki tanesi büyük bir tanesi küçüktür. Büyük olan iki boynuz kaşlarının üzerinde ve 1 metre uzunluğa sahipken diğer boynuzu burun ve gözlerinin arasında 17 cm uzunluğundadır. Üstelik bu dinozorlar gergedanlara çok benzemektedirler. Gergedanlar da Triceratoplar gibi kafalarında savunma ve saldırı amacıyla kullandıkları bir boynuza sahiptirler. Aynı zamanda iki canlı da otoburdur. Başka bir benzer nokta ise ikisi de oldukça ağır ve çok ser bir deriye sahiptir. Günümüzden 65 milyon yıl geriye gelindiğinde ise Dünya’yı gerçek anlamda sarsan, Kretase dönemini bitirip Tetriary dönemini başlatan yok oluşla karşılaşılmaktadır. Dinozorlar Ne Zaman ve Nasıl Yok Oldu? Dinozorların neslini tüketen olaylar hakkında birçok teori öne atılmıştır. Bunlar; gazların ve yanardağ patlamaları sonucu ortaya çıkan küllerin dinozorları boğması, bütün dinozorları ortadan kaldıran bir hastalığın dünyaya yayılması, besin zincirindeki dengesizlikler yüzünden dinozorların açlıktan ölüşü veya büyük iklimsel değişiklikler gibi teorilerdir. Bütün bu teorileri ortak bir noktada toplayan bir teori söz konusudur. Nobel ödüllü Luis Alvarez ve oğlu Walter Alvarez’in teorisi dünyaya bir meteor çarpması üzerinedir ve diğer teorileri bir arada toplar. Bu meteor 10 km’lik çapa sahiptir ve dünyaya çarpış hızı saatte kilometredir. Bu meteor dünyaya çarptığında 4 çarpı 10 üzeri 23 Joule enerji açığa çıkarmıştır. Bu enerji 10 üzeri 8 megaton enerjiye eşittir, insanoğlunun yapabildiği en güçlü bomba “Tsar Bombası” 50 megatonluk enerji açığa çıkarabilmektedir. Bu çarpmanın etkisiyle 30 metrelik megatsunamiler meydana gelmiş ve yoğun miktarda toprak, toz ve kül bulutları yükselmiştir. Çarpmanın etkisiyle birçok orman yangını meydana gelmiştir. Kalkan toz bulutunun üzerine volkanik patlamarla beraber atmosferi bir kül ve toz bulutu kaplamıştır. Aşırı sıcak ve kapanan güneş ışınları yüzünden bitkiler fotosentez yapamamış ve ölmüşlerdir. Havadaki toz ve kül asit yağmurlarına sebep olmuş ve çevreye büyük zarar vermiştir. Bitkiler ölünce otobur canlılar ölmüş, otobur canlılar ölünce etobur canlılar aç kalmış ve çarpmanın etkisinden ölmeyen dinozorların bir kısmı açlıktan ölmüştür. Aşırı sıcaklardan sonra güneş ışığı Dünya’ya giremediğinden aşırı soğuklar gelmiştir. Bu sefer de dünyada çok az kalan dinozorlar sıcaklık değişimine ayak uyduramadığından ölmüşlerdir. Bütün bu afetlere ve dünyanın kaotik gelişimine rağmen bütün dinozorlar ortadan kalkmamıştır. Günümüzdeki bazı kuş ve sürüngen türlerinin dinozorlardan geldiği bilinmektedir. Tavuklar Dinozor Mudur? Örneğin günümüzdeki tavuk isimli hayvanın T-Rex soyundan geldiği söylenmektedir. Tavuk hayvanı iki ayağı üzerinde duran ve kanatları olan uçamayan bir kuştur. Gagası ve ibiği bulunmakta, hem otobur hem de etobur bir diyete sahip olmakla beraber çok saldırgan olabilmektedirler. Bu tavuklar diz boyuna bile gelememekle beraber insanlar tarafından seri üretimde kullanılmaktadırlar. İnsanlar tavuklara kötü davranmakta onlara eziyet etmektedirler. Daracık bir fabrikada zorla yumurtlamalarını sağlamakta ve ve bu yumurtaları yemektedirler. İnsanlar yumurtaları pek çok farklı şekilde tüketmektedirler. Yumurta; çiğ, haşlanmış, çırpılmış, döllenmiş, göz şeklinde, menemen olarak, ıspanaklı gibi türlü şekilde yenilmektedir. Tavuklar ve dinozorların ortak özelliklerine bakıldığında iki canlının da yumurtladığı gözler önüne serilmektedir. Dinozorlar Günümüzde Yaşasaydı Ne Olurdu? Eğer Kretase dönemini bitiren meteor dünyaya hiç çarpmamış olsaydı dinozorlar günümüze kadar ulaşabilir miydi? Dinozorlarda neler farklı olurdu? İklimin değişmesi, Hindistan’da Deccan platosundaki yanardağların patlaması gibi etkenler dinozorların bir bölümünün ölmesine sebep olabilirdi ancak yine de türünün tükenmesine yeterli olmazdı. Bitkilerdeki evrilmeye bakılınca çiçekli bitkilerin arttığı görülmektedir. Çiçekli bitkilerin sindirimi kolay olduğundan otobur dinozorların bedenleri küçülecekti. Antarktika’daki buzulların oluşumu, Dünya’nın soğuyarak kurulaşması ve çayırların yaygınlaşması otobur memelilerin sayısının artmasına sebep olacaktı. Otobur memeliler artınca onlarla beslenen etobur dinozorlar da yaygınlaşacaktı. Belki de zekâsı sayesinde besin zincirinin en üstüne çıkan tür memelilerden değil dinozorlardan çıkacaktı. Başka bir soru ise Jurrasic Park isimli filmdeki gibi dinozorlar dünyaya geri getirilse insanlar tarafından neler olurdu? Jurrasic Park filminin özeti şu şekildedir; Jurassic Park’ta fosil haline gelen bir sivrisinekten çıkarılmış olan dinozor kanı, bilimadamlarına DNA ile dinozorları yeniden yaratma imkanı verir. Dr. Hammond isimli doktor bu DNA’dan yola çıkarak genetik olarak dinozorlar geliştirir ve bir hayvanat bahçesi açar. Çeşit çeşit dinozorların canlı olarak görülme imkanı olan bu özel hayvanat bahçesinin ilk test ziyaretçileri bir avukat, matematikçi, dinozor uzmanı ve bir botanik bilimcisi ile Hammond’un torunlarıdır. Dinozor embriyolarını ele geçirme isteği içerisinde bulunan bir kimse güvenlik sistemini devre dışı bırakıp, bütün dinozorları ada içerisinde serbest bırakır. Eğer bu durum gerçekten gerçekleşse insanlar nasıl tepki verirdi? Müslümanlar yaratmak sadece Allah ye mahsustur diyip ayaklanır ve bu dahiyane gelişmelere engel olmaya çalışır mıydı? Belki de aynı filmdeki gibi zenginlik arayışı içerisinde yer alan bir insan para için dinozorları serbest bırakacak ve bu dinozorlar hem suda hem karada terör estirecekti. Belki de insanlar üstün silahlarıyla dinozorların neslini bir kere da tüketecek ve tekrar mutlu mesut kendi türlerini öldürmeye devam edeceklerdi. Not Bu konuyla ilgili olarak İlk Evcilleştirilen Hayvan Hangisidir? Tarihte Hayvan Evcilleştirme başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Günümüzden 120 milyon yıl önce nesillerinin tükendiği düşünülen dinozorlar, hala birer efsane. Dinozor türleri ve dinozor isimleri çoğu arkadaşın tarafından ezbere biliniyor. Belki sen de dinozorlara - 1421 Son Güncellenme - 1548 Güncelleme - 1548Giydiğin kıyafetlerden kullandığın kalem kutusuna kadar birçok üründe fotoğrafları ve çizimleri var. Bir sürü filmi ve çizgi filmi yapılıyor. Onları unutmak mümkün değil! Peki bu çok sevilen, çok da korkulan hayvan dostumuzun nesli nasıl tükendi? Başlarına neler geldi? Keşke zaman makinen olsaydı da o zamana gidip olanları öğrenseydin. Neyse şimdi konumuza dönelim ve “Dinozorların nesli nasıl tükendi?” sorusunu cevaplamaya uzay hakkında gizem ve bilinmeyen çoksa dinozorlar hakkında da çok bilinmeyen var. Bir sürü bilim insanı ve uzman, dinozorları yüzyıllardır araştırıyor. Buna rağmen bilgiler çok zor koşullara direnebilecek güce ve cüsseye sahip olan dinozorların yok oluşuyla ilgili en bilinen ve en çok inanılan görüş 66 milyon yıl önce Meksika Körfezi dolaylarındaki Yucatan bölgesine düşen asteroidle ilgili. 15 kilometre yarıçapında olduğu düşünülen bu asteroid saatte 40 bin kilometre hızla dünyaya çarpmış. Düştüğü yer okyanus çarpma sonucu tüm atmosferi sülfür denilen bir gaz kaplamış ve güneşin ışınlarının dünyaya gelmesini engellemiş. Ortaya çıkan radyoaktif ateş topu, yakın çevredeki canlı cansız her şeyi yakıp kavurmuş. Asit yağmurları oluşmuş, dünya karanlığa gömülmüş. Karanlık ve soğukta bitkiler fotosentez yapamadığı için ölmüş. Bu zincirleme olaylar sonucu birçok türün sonu gelmiş. Bunlardan biri de Tükenmesiyle İlgili Diğer GörüşlerDinozor dostumuzun neslinin tükenmesiyle ilgili bir başka görüş de çoğalma hızlarının yavaş olmasıymış. Dişi dinozorlar çok sık doğum yapmadığı ve çok sık bebek dinozor dünyaya gelmediği için zamanla azalarak yok olmuşlar bu görüşe iki görüş dışında yanardağ patlamaları ve iklimsel değişiklikler dinozor neslininin tükenmesine etki eden olaylar olarak düşünülüyormuş. KISACA DİNOZORLARIN YAŞAMIDinozor kelimesinin anlamını hiç merak ettin mi? Korkunç kertenkele demekmiş. Yunancadan gelen bu kelime, galiba onların fiziksel özellikleri düşünülerek belirlenmiş. Her ne kadar korkunç olsalar da biz onları seviyor ve unutmuyoruz değil mi?Bir dinozorun hayatında neler yaşanırmış acaba? Dinozorların hayatı aslında çok renkliymiş. Her an bir macera onları büyük bir cüsseye sahip olan dinozorlar çok da hızlı hareket edebilirlermiş. Bunun nedeni ön ayaklarının vücutlarının altında olması ve koşarken nefes alabiliyor 250 yıl önce ortaya çıktığı düşünülen hayvan dostumuz büyük patlama olana kadar dünyanın en büyük hakimi ve otobur türleri yaşamı hep merak edilen bir konu olmuş. Araştırmalara göre sürü halinde yaşayan türleri olduğu gibi yalnız yaşayan türleri de varmış. Yalnız yaşayanlar çoğunluktaymış. Bazı türler birlikte bile dinozor çeşidi varmış. Dünyaya hükmettikleri dönemde yaklaşık 1000 farklı çeşit dinozorun yaşadığı tahmin en büyük dinozor 30 ton, en küçük dinozor ise kilo ağırlığındaymış. Bazılarının sadece kuyruk uzunluğu 30 metreyi 2,5 milyon yıldır dünyada yaşıyor. Oysaki dinozorlar 150 milyon yıla yakın dünya üzerinde var olabilmişler.
Dinozorlar hakkında ansiklopedik bilgi Alm. Dinosaurier Fr. Dinosaures İng. Dinosaurs. Çoğunlukla İkinci jeolojik zamanda Mezozoik dönem havada, suda ve karada yaşamış ve soyu tükenmiş sürüngenlerin bir takımına verilen ad. Dinosaurus, yani dinozor “Korkunç kertenkele” demektir. Et yiyeni, ot yiyeni, cücesi, devi, hantalı, atiği vardı. Paleontologların dinozor fosilleri üzerinde yaptıkları zaman incelemeleri, bunların I. jeolojik zamanın Permiyen devrinde, yani bundan 270 ila 225 milyon yıl kadar önceki bir zaman diliminde, dünya sahnesine çıkmış olabileceklerini ortaya çıkarmıştır. Bunlar arasında 30 m uzunluk ve 80 ton ağırlığa ulaşanları mevcuttu. Uçan bazı türlerinde kanat uçları arası 16 metreyi buluyordu. Serçe kadar olanları da vardı. Dinozorların muazzam cüsselerine rağmen, ayaklarının diğer sürüngenlerde olduğu gibi vücutlarının yanında değil de gövdelerinin altında oluşu hareket kabiliyetlerini kolaylaştırmıştır. Tyrannasaurus Rex korkunç kertenkelelerin kralı adındaki çeşidinin, saatte 70 km’lik bir hızla koşabildiği, Robert Bakker tarafından ispat edilmiştir. 250 milyon yıl kadar önce yaşadıkları sanılan dinozorlar, 65-70 milyon yıl önce, II. jeolojik zamanın son devri olan Kretase veya tebeşir devrinde birdenbire tükendiler. Dinozorlar, uzun yıllar “ürkütücü kertenkeleler”, “canavarlar”, hatta “ejderhalar” olarak adlandırıldı. Halk dilinde ve günlük yaşamda, korkunç yaratıklar olarak tanımlandı. Aslında bu nitelendirmeleri hak etmemişlerdi. Onların, bundan yaklaşık 200-250 milyon yıl önce yeryüzünde ortaya çıktıkları ve diğer canlılarla birlikte doğal çevreyi paylaştıkları artık biliniyor. Zaman içinde, farklı cinslere ayrıştılar, çeşitlendiler; ardından da yok oldular. Birdenbire yok oluşlarının nedeni, bugün hala tartışma konusu. Bilim dünyası dinozorlarla gerçek anlamda, 19. yüzyılın ortalarında yaşayan İngiliz doğabilmci Sir Richard Owen’ın çalışmalarıyla ilgilenmeye başladı. Owen bu hayvanları, 1841 yılında, Yunanca “deinos” korkunç ve “saurus” kertenkele anlamına gelen iki sözcüğün bileşiminden oluşmuş “dinozor” adıyla adlandırdı. Ancak dinozor fosillerine yönelik çalışmalar, 20. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştirildi. Nitekim, bu hayvanların 600 kadar çeşidinin yüzde 40’ı, 1970 yılından sonra bulundu. Bilimsel araştırmalar dinozorların tarih öncesi, dünyanın her kıtasında yaşadıklarını gösteriyor. Son olarak 1986 yılında Antarktika’da zırhlı ir “Ankylosaurus”a ait fosil ve bir “Drnithopood” iskeletinin bir bölümü ortaya çıkarıldı. Alaska’da elde edilen dinozor bulgularıyla birlikte, onların Kuzey Kutbu enlemlerinde de yaşadıkları kanıtlandı. Ne var ki, dinozorların büyük bir bölümü soğuk ve kış olan bu kutup bölgelerinde bütün bir yılı geçirdikleri söylenemez. Daha mantıklı bir açıklama, yaz aylarında düşmanları tarafından kovalanan otobur dinozorların bazılarının kuzeye, Batı Kanada’ya doğru giderek, taze yiecek aramış olmaları… Orta Asya’daki Gobi de dinozorlara ait pek çok kalıntı sağlayan bölgelerin başında geliyor. Buradaki ilk bulgulara, 1920 yılında ortaya çıkarılan “Protoceratops” cinsinden dinozorlara ait… Çinli ve Kanadalı fosil uzmanları, 4 yıl süren uzun kazılardan sonra birçok fosil bulgusina rastladılar. Tüm bu çalışmalar gösteriyor ki, dinozorlar en azından uzunca bir dönem gezegenimizin tüm kıtaların ayayılmış ve yeryüzünün mutlak hakimi olmuşlardı. Bir zaman aracına binelim ve bundan tam 200 milyon yıl öncesine bir yolculuğa çıkalım. Şimdi, jeologların “Triyas Dönemi” adı verdikleri çağın tam ortasında bulunuyoruz. Yeryüzü henüz tek bir dev kıta görünümünde. “Pangea” adı verilen bu kıtayı, yine tek ve dev bir okyanus, “Panthalassa” kıta henüz devasa bir çöl yapısında… Sadece okyanus kıyılarında tropikal ormanlar yer alıyor. İklim, sıcak ve kurak. Kutup bölgelerinde de buzullar oluşmamış. Çünkü, bu noktalarda sıcaklık ortalama 10 derece civarında… O günlerde, daha sonra dönemin tüm kıtalarını istila edecek dinozorlar evrimlerinin henüz başlangıç aşamasında… Fosil araştırmalarından çıkan bilim sonuçlara göre, o tarihlerde dinozorlar, mevcut hayvan coğrafyası içinde çok küçük bir yüzde oluşturuyorlar. O dönemde faunaya hakim olanlar, “Therapsida” takımından ve sürüngen-memeli olarak tanımlanıyor. Nedeni ise, özel kafatası yapıları. Bu hayvanlar daha sonra memelilerin içinde eriyip yok oldular. Ancak, o tarihlerde yeeryüzüne egemen olan hayvanlar, nemli iklim koşullarına mükemmel bir uyum gösteren amfibyumlar, yani iki yaşayışlılar. Nitekim, bu hayvanlar dinozorlardan önce de yaşıyorlardı. O günün bitki yapısı ve doğa koşulları, memelilerin varlıklarına sürdürmelerini zorlaştırıyordu. Gökyüzünde ise, ilk uçan sürüngenler belirmişti. Dinozorların, Triyas Dönemi’nin sonlarına doğru, yeryüzüne egemen olmaları için birakç milyon yıl gerekti. Peki ama onların diğer sürüngenlere oranla avantajları neydi? Birçok araştırmacıya göre, dinozorlara bu üstünlüğü ayak yapıları sağlıyordu. Öteki sürüngeler, kenarlara doğru yayılmış ayaklarla yürümek zorundaydılar. Bu da ciğerlerine yeteri kadar hava alıp vermelerini engelliyordu. Oysa dinozorlar, gövdenin altındaki düz ayakları sayesinde dik durabiliyorlardı. Böylece, hem koşup hem nefes alabiliyorlardı. Bunun sonucunda da, çok hızlı hareket edebiliyor ve uzun süre bu duruma dayanabiliyorlardı. Yine bu özellikleri nedeniyle, zamanla ön ayaklarını birer saldırı ve savunma silahına, hatta giderek kanatlara dönüştürdüler. Yaklaşık 160 milyon yıl önce, dinozorlar yerküre üstündeki en geniş hayvan topluluğuydu. Ancak, günümüzden 65 miloyn yıl önce, çok kısa bir sürede soyları tükendi. Dinozorların neden yok olduğu sorusunun yanıtı yıllarca arıştırıldı. Bütün olasılıkla, bu sorunun yanıtı hiçbir zaman tam olarak verilemeyecek. Şimdilik, 65 milyon yıl önce, Kretase Dönemi’nin sonlarında, iklimde meydana gelen kısa süreli, ancak şiddetli bir değişiklik, bu sorunun en mantıklı yanıtı gibi görünüyor. Bunun yanı sıra, hem doğal hem de uzay kaynaklı felaketler de öne sürülüyor… Uzay teorilerinden biri, “ölüm yıldızı” diye adlandırılan ve pek çok bilim adamının varlığına inanmadığı “Nemesis” yıldızı… Teoriye göre, her 26 milyon yılda bir binlerce yüzyıl süren bir kuyrukluyıldız yağmuru dünyayı etkisi altına alıyor. Bunlardan bazılarının atmosferde bıraktığı birikmiş parçalar, güneş ışınlarının önünü keserek dünyayı yıllarca karanlıkta bırakıyor. Gökyüzünün kararmasıyla düşen sıcaklık ise, pek çok hayvan ve bitkinin yok olmasına yol açıyor. Bir başka dünya dışı teori ise, Güneş’e yakın bir yıldızın belli aralıklarla yer değiştirerek kuyrukluyıldızları yörüngelerinden çıkardığı ve onları Dünya’ya doğru yönlendirdiği yolunda… Bazı bilim adamları ise, bu felaketleri “X” gezegeni olarak adlandırılan onuncu bir gezegenin varlığına bağlıyorlar. Öteki kanıtlar, yok oluşun doğal felaketlerden kaynaklandığını gösteriyor. Yaklaşık 65 milyon yıl önce meydana gelen en büyük volkanik patlamaların birinde, akışkan bazaltlar, Hindistan’ın Dekkan Yaylası’nı oluşturmuştu. Bu, belki de o zamanlarda dünyanının ikliminin değişmesinin nedeniydi. Bu değişiklik, dinozorları başka yönlerden de etkilemiş olabilirdi. Kuluçkadan çıkmamış “Sauropod” yumurtalarında, bol miktarda, az bulunan bir element olan selenyum tespit edilmişti. Selenyumun yer altından yüzeye çıkması, volkanik patlamalar sonucu oluyordu. Epeyce zehirleyici olan bu elementin yüksek miktarlarının, kuluçkadan sonra tavukların yumurtadan çıkmasını engellediği biliniyordu. Aynı etkinin dinozor yumurtaları için de geçerli olduğunu düşünmek, pek de uçuk bir düşünce değildi. Peki, neden dinozorlar öldü de kuşlar yaşamaya devam etti? Sadece bitki yiyenlerin yüksek dozda selenyum almış olabileceği fikri, olası bir açıklama. Çünkü, toz halinde selenyum yüklenen bitkileri yiyen dinozorların yumurtalarına zehirin geçmesi kaçınılmazdı. Otoburların soylarının böylece tükenmesi, etoburlara yiyecek bir şey bırakmayarak bu hayvanların da yok olmasına yol açtı. Dinozorların yok oluşunu açıklamaa çalışan teorilerden en popüler olanı, dinozor yumurtalarının, dinozor döneminin ilk yarısında ortaya çıkan küçük memeliler tarafından yendiğini iddia ediyordu. Dinozorlar, bu memelilerle başa çıkamamışlardı. Çünkü, sıcakkanlı olan bu hayvanlar çok hızlı hareket ediyor ve rahatlıkla saklanabiliyorlardı. Bu teori, az sayıda dinozor yumurtası bulunmasını da açıklıyordu. Ancak, 100 milyon yıl boyunca, memelilerle dinozorların nasıl bir arada yaşamaya devam ettikleri sorusuna bir yanıt getiremiyor. Bir başka düşünce de, dinozorların aptal ve kolay uyum sağlayamayan yaratıklar olduğu ile ilgili. Bu teoriye göre, dinozorlar git gide büyüyerek çevreye ayak uyduramayan yaratıklar haline gelmişler, gövdeleri büyürken beyinlerinin küçük kalması, onların uyum güçlüğü çekmelerine yol açmıştı. Örneğin, 30 tonluk bir “Brontosaurus”un beyni sadece 226,5 gram çekiyordu. 1946 yılında bir paleontoloji uzmanı, büyük hayvanların küçük hayvanlar kadar sıcaklık yaymadıklarını, bu nedenle de küçük bir sıcaklık artışının 10 kiloluk bir erkek dinozorun testislerini fazlasıyla ısıtarak spermlerini öldürebileceğini öne sürmüştü. Dinozorların soylarının tükenmesindeki etken büyüklükleri değilse de, onların yeme alışkanlıklarıydı. Sadece bir tek çeşit bitki ile beslenen dinozorlar, belki de bu bitkilerin ortadan kalkmasıyla yok oldular. Belki de, seçebilme özelliklerinin var olmaması nedeniyle zehirli bitkileri yiyerek öldüler. Diğer bilim adamları, Kretase Dönemi’nin sonlarına doğru, deniz seviyesinin düşmesi sonucu iklimde meydana gelen yavaş değişmeleri, dinozorların soylarının tükenmesi için yeterli buluyorlar. Amerika’da yapılan araştırmalar, iklimin daha soğuk ve nemli hale geldiğini, ayrıca büyük dinozor topluluklarına yeterli yer kalmadığını da ortaya koyuyor. Tüm bu hipotezleri destekleyen pek çok kanıt var. Belki de Kretase Dönemi’nin sonlarında meydana gelen bir dizi felaket, dinozor türünün aniden ortadan kalkmasına katkıda bulunmuştu. 65 milyon yıl öncesine ait bu sır perdesinin aralanması için yapılan araştırmalar arttıkça, o günlerde yaşananların gümüzü ne kadar etkilediği daha kolay anlaşılıyor. Dinozorların ordan kalkmasıyla, bu ürkütücü yaratıkların yanı sıra yaşamlarını belli belirsiz sürdüren memelilere de gün doğmuştu. Dinozorların boşalması, memelilerin git gide gelişerek çoğalmalarını, en son dinozorlardan 61 milyon yıl sonra da atalarımızın ortaya çıkmasını sağlamıştı. Ne var ki, sadece dinozorların yok olmasını açıklayan bu teoriler, o dönemlerde yaşayan diğer türlerin yok oluşlarına bir açıklık getirmiyor. Bu nedenle bilim adamları, düna dışından gelmiş etkilere daha sıcak bakıyorlar. Sinema tarihi boyunca yapımcıların en çok dikkatini çeken doğal yaratıkların başında dinozorlar geliyor desek, pek de yanılmış olmayız herhalde. Gerek görkemli ve korkunç görünümlü gövdeleri, gerek gizemli oyk oluşlarıyla vazgeçilmez senaryo malzemesi oldular hep Film yapımcıları, teknik yetersizliklerden dolayı başarısız kalan girişimleri nedeniyle kimi zaman küçük düştüler, kimi zaman iflas ettiler. Ta ki, Steven Spielberg’in Jurassic Parkı’na kadar Bilgisayarlı Görüntü Yaratma CGA tekniğiyle, yine Spielberg’e ait Industrial Light&Magic Laboratuvarlarında hazırlanan film, sinema efekti teknolojisinde yeni bir çığır açtı. Bu teknoloji daha sonra izleyiciyi The Lost World Kayıp Dünya ve Walt Disney Pictures’in dijital fotoğrafçılık ve özel efekt sihirbazlığını harmanlayarak “Dinasour” filmini buluşturdu. “Dinasour” filmindeki 12 ana karakter ile 30’u aşkın dinozor cinsi, tasarımcılar, animatörler ve yönetmenlerin hummalı çalışmaları sonucunda ortaya çıkarıldı. Görsel bir şölenin sunulduğu “Dinasour” filmi dijital film teknolojisindeki en önemli adımlardan biri. Çünkü, bilgisayarla yaratılan görüntülerle doğa, ilk kez bu kadar gerçekçi bir üslupla birleştiriliyor ve izleyiciyi tarih öncesi çağlara götürüyor. Nasıl yok oldular? Dinozorların nasıl yok olduğuna dair bugüne değin bir çok iddia ortaya atılmıştır. Geçmişte, dinozorların kısa bir süre içinde toplu olarak nasıl yok oldukları uzun bir süre açıklanamamış ve yanardağ patlamalarından dünyadaki iklim değişikliklerine kadar çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. 1980 de ise Nobel ödüllü fizikçi Luis Alvarez ve oğlu jeolog Walter Alvarez dinozorları bir göktaşının ortadan kaldırdığını ileri sürdüler. Alvarezler’in bu görüşü 80 li yılların sonları ve 90 lı yılların başlarında bilim çevrelerinde ağırlık kazanmış ve ilerleyen yıllarda da ortak kabul olmuştur. Yapılan araştırmalar da bu görüşü kanıtlamıştır. Dinozorların nasıl yok olduğuna ilişkin bilim adamlarının sahip oldukları bu görüş dinozorların sonunun 65 milyon yıl önce yaklaşık 10km çapında bir göktaşının Dünya’ya çarpmasıyla gerçekleştiğini açıklar. Bu göktaşı saatte km hızla Meksika’nın Yukatan Yarımadası açıklarında Dünyaya çarpmış ve çarpma anında her bir kenarı tane çamaşır makinesinden oluşan dev bir küp olarak düşünülebilir ! madde buharlaşmış, erimiş ya da yüzlerce kilometre öteye savrulmuştur. Bu çarpma sonucu canlı türlerinin %70’inden fazlası yok olmuş ve 170 km çapındaki, Dünya’nın en büyük kraterlerinden biri olan Chicxulub krateri meydana gelmiştir. Çarpmanın 100 milyon megaton TNT’ye eşdeğer bir enerji açığa çıkardığı tahmin edilmektedir. Çarpma sonucu oluşan toz tabakası atmosferi kaplamış, Dünya aylar boyu karanlıkta kalmış, sıcaklık suyun donma derecesine kadar düşmüş ve asit yağmurları yaşanmıştır. Aylarca süren bu karanlık ve soğuk dönemde bitkilerin fotosentez yapamaması besin zincirini yıkmış ve bu felaketler zinciri de dinozorların sonunu hiç güneş görmeyince buz devri oluşmuştur. Dinozorlar da bu sırada ölmüştür. Dinozorlar Eski Yunanca kökenli olan dinozor sözcüğünün anlamı, “korkunç kertenkele”dir. “Deinos” korkunç, “saurus” kertenkele demektir. Dinozorlar 100 milyon yıldan fazla bir zaman kara hayatına egemen olmuş hayvanlardır. Dinozor, Yunancada korkunç kertenkele anlamına gelen iki sözcüğün birleştirilmesinden oluşturulmuştur. Bunun nedeni, geçmişte bilimadamlarının dinozorları bir cins kertenkele sanmalarıdır. Türkçede yaygın fakat yanlış olarak dinazor diye yazıldığı da olur. Dinozorlar yeryüzünde ilk kez 200 milyon yıl önce göründüler. 65 milyon yıl önce ise, çok sayıda dinozor türünün nesli tükenmişti. Yeryüzünde çok sayıda dinozor türü bulunmaktaydı. Bunlardan kimi bitkilerle beslenirken, kimi et yiyordu. En kalabalık otcul dinozor türleri, apatosaur ve brachiosaur idi. Bunlar gelmiş geçmiş en büyük hayvanlardı. Örneğin apatosaur 30 ton ağırlık ve 21 metre uzunluğa ulaşabiliyordu. Diğer otcul dinozorlar, kendilerini etcil dinozorlardan korumaya yarayacak özel silahlara sahipti. Örneğin triceratop, başında üç boynuz taşırken, ankylosaur çıkıntılı kemiklerle korunuyor, stegosaur’un kuyruğunda ise sivri dikenler bulunuyordu. Etçil dinozorlar, tıpkı insanlar gibi arka ayaklarının üzerinde yürüyorlardı. Tyrannosaur, Carnotaurus gibi bazıları son derece büyükken, compsognathus yaklaşık 5,5 kg ve 60 cm gibileri de son derece küçüktü. Bunların daha sonra kuşlara evrimleştiği düşünülür. İlk kuşlardan biri archaeopteryx idi ve kısmen dinozora benziyordu. Dinozorlarla aynı dönemde pterosaurs gibi uçabilen sürüngenler de vardı, ama bunlar dinozorlarla çok yakından ilgili değildi. Aynı zamanda ichthyosaur ve pleisiosaur gibi çok sayıda yüzebilen sürüngen de vardı. Ama bunlar da dinozorlarla yakın bir ilintiye sahip değillerdi. Dinozorlar, yıllardır soğukkanlı, aşırı büyümüş kertenkeleler olarak tanınmıştır. Son yıllarda yapılan incelemeler, davranışları hakkında kıymetli bilgiler ortaya çıkarmıştır. Bu bilgiler, 1978 yılında jeolog Jack Horner ile Bob Makela’nın ABD’de Montana’da 80 milyon yıl kadar önce fosilleşmiş 15 dinozor yavrusunu barındıran taşlaşmış bir yuvayı keşfetmesiyle elde edildi. Bu keşiften sonra iki jeolog her yıl bu bölgede kazılarına devam ederek, çeşitli devrelerinde iken fosilleşmiş birçok dinozor fosili ihtiva eden on kadar yuva ve yüz kadar da dinozor yumurtası buldular. Yuvalarda farklı büyüklükte yavruların varlığı, dinozorların yumurtadan çıkan yavrularını belli bir gelişme devresine kadar besleyip koruduklarını ve yüksek bir analık şefkatine sahib olduklarını ortaya koydu. Jeolog Horner, dinozorların soğukkanlı hayvanlar olmalarının da desteklediği hızlı bir bazal metabolizmaya sahib olduklarını ve bu sebepten hızlı bir büyüme sergiledikleri iddia edilmektedir. Birçok araştırmalar ise, dinozorların gerçekte sıcakkanlı, yüksek vücut metabolizmaları olan hayvanlar oldukları eğilimine ağırlık kazandırmıştır. Bu yeni teoriye göre dinozorların tıpkı memeli hayvanlar gibi karmaşık fizyolojileri ile yeryüzünün değişik çevrelerinde yaşadıkları ileri sürülmektedir. Dinozorlar arasındaki teorilerin birbirinden farklı olmasında bu yaratıkların fizyoloji ve hayat tarzlarını incelemek için elde bulunan tek imkanın müzelerdeki dinozor kalıntılarından ibaret olmasının büyük payı vardı. Kalıntılara dayanarak ilmî sonuçlar bulmak imkanı yok gibidir. O yüzden dinozorlar hakkındaki bilgiler bir spekülasyondan ileri gidemiyordu. Günümüzde ise yapılan çalışmalar sonucunda dinozorlar hakkındaki bilgilerimiz artmış bulunmaktadır. Yavrularına karşı olan şefkatleri, sosyal alışkanlıkları, avlanma stratejileri, zeka seviyeleri, beslenme rejimleri gibi çeşitli konularda net bilgiler elde edilmiş bulunmaktadır. Dinozorların nesli niçin tükendi? Bu konuda çeşitli hipotezler ileri sürüldü İklimin soğuması, besin kaynaklarının değişmesi, oksijen azlığı, kozmik ışınların artması, memeli hayvanların saldırısı vs. Bugüne kadar bu hipotezlerin hiç biri herkesçe kabul edilmedi. California Üniversitesi Jeoloji Profesörü Walter Alvarez’e göre, 65 milyon yıl önce dünyaya birkaç yıldız çarptı. Meydana gelen toz bulutları güneşi sakladı. Dünyada yaşanan uzun meteor kışının soğuğuna dayanamayan çeşitli canlılarla beraber dinozorlar da kayboldu. Alverez, teorisini yıldızlarda bulunan iridyum madeninin dinozor kalıntılarında bol miktarda görülmesine dayandırmıştı. Sovyet jeologu Vasili Yeliseyev ise, dinozorların raşitizm denen kemik yumuşaması hastalığından öldüklerini ileri sürmektedir. Dinozorlar yeryüzünde 180 milyon yıl kadar yaşadılar. Bu süre içinde dünya iklimi çok değişti ve ilkel Gondvana kıtası parçalanarak bugünkü kıtalar meydana geldi. Dinozorlar bu büyük değişmelere rağmen kendilerini yeni ortamlara uydurdu ve çoğalmaya devam etti. Kretase devri sonlarına doğru bundan 65 milyon yıl kadar önce dinozorlar birden bire tükendi. Vasili Yeliseyev, Kongo Halk Cumhûriyetinin balta girmemiş ormanlarında incelemeler yaparken orman hayvanlarının savan hayvanlarından çok daha küçük olduğunu fark etti; gri gazel, tavşan büyüklüğündedir. Büyük kirpilerin ılık kuşaklarda yaşayanları çok iri olduğu halde orman kirpileri küçük bir aslan yavrusu kadardır. Orman zürafası okapi m, savan zürafası ise 6 m yüksekliktedir. Cengel balta girmemiş orman su aygırları savan su aygırları ise 4 m uzunluktadır. Fil avcıları, cengel fillerinin dişlerinin savan fillerine göre daha küçük ve kalitesiz olduğunu söylemektedir. Kongo köylerinde erişkin keçiler oğlak kadardır. Bütün bunların sebebi ne? Cengellerde yağmur suyu CO2 ve organik asitlerle yüklü olduğundan çok aşındırıcıdır, kayaları şiddetle aşındırır ve toprağın derinliklerine sızar, bu sırada topraktaki Na, K ve Ca gibi eriyen elemanları yıkayıp götürür. İskeletin gelişmesi içinse, kalsiyum tuzları gereklidir. Nemli ormanlarda yaşayan hayvanların küçük oluşu bununla ilgilidir. Buna karşı savanlara çok daha az yağmur düşer. Bu yağmur derinlere sızamadan buharlaşır, böylece savanlarda kalsiyum tuzları toprakta kalır; savan bitki ve hayvanları bu kalsiyumu kullandıklarından büyük olur. Peki bunların dinozorlarla ilgisi nedir? Kretase sonlarına doğru geniş kurak alanları su bastı. Dünyanın iklimi sıcak ve nemli bir hal aldı, öyle ki kuzey kutbunda palmiyeler büyüdü. Denizlerin çok yayılması sonucu nemlilik çok arttı ve dinmeyen yağmurlar başladı. Bu büyük yağmurlar topraktaki Ca tuzlarını yıkayıp denizlere ve göllere götürdüler. Toprak kalsiyumca fakirleşince dinozorların kemikleri yumuşadı ve tonlarca ağırlığın altında eğrildi. Bu dev hayvanlar bundan öldü. Kazılarda eğrilmiş dinozor kemiklerine çok rastlanmaktadır. Dinozor yumurtalarının kabuklarının inceldiği ve kusurlu olduğu da anlaşılmıştır. Raşitizm önce ot yiyici dinozorları çökertti, bunlar et yiyici dinozorların kurbanı oldular. Et yiyici dinozorlar ot yiyici dinozorlar ölünce öldü, çünkü yiyecek bir şey kalmamıştı. Kalsiyumsuz kalmak kedi kadar küçük dinozorları etkilemedi, kaplumbağa ve kertenkeleler de kalsiyum eksikliğinden etkilenmedi. Küçük dinozorlarla memeliler arasında bir ölüm- kalım savaşı başladı ve memeliler bütün cüce dinozorları yiyip bitirdiler. Dinozorlarla ilgili bir diğer esrar da bazı yerlerde üstüste yığılmış dinozor iskelet ve kemiklerine rastlanmasıdır. Adeta dinozorlar ölmek için belli bir noktaya toplanmışlardır. Böyle bir “dinozor mezarlığı” Büyük Sahra’da Agades civarında bulunmuştur. Bugün bunun açıklaması şöyle yapılmaktadır Dinozorlar çok ağır oldukları için karada kolay yürüyemiyorlardı, ömürlerinin büyük bir kısmını herhalde suda geçirdiler. Ot yiyen dinozorların dişleri çok zayıf bulunmuştur ve bunların yalnız yumuşak su bitkileri yiyebildikleri düşünülmektedir. Büyük ihtimalle dinozorlar sularda, özellikle ırmaklarda öldü; akıntıyla sürüklenen cesetler deniz ve göllerde birikti. Sakin denizlerin dibinde kalan ve üstleri hızla örtülen iskeletler bütün halde bugüne kadar kaldı. Buna karşı dalgalı bir kıyıya erişen iskeletler parçalandı, kemikler aşındı ve birbirine karıştı. Kretase sonlarında denizler karaları istila etmeseydi bugün belki dinozorlar görülebilecekti. Milyonlarca yıldır devam eden dünya ve onun üzerinde zamanla değişen hadiseler insanlar için büyük bir ibrettir. Bir yaratıcının bulunduğuna işarettir.
Bu içeriği 8 dakikada okuyabilirsiniz. Dinozorlar Hakkında Her Şey Günümüzden yaklaşık 250 milyon yıl ile 65 milyon yıl öncesi arasındaki dönem jeologların "mezozoik dönem" olarak adlandırdığı, ilk dinozorların ortaya çıkarak, sonrasında da dünyaya hakim olduğu dönemdir. Bu nedenle 186 milyon yılı kapsayan bu zamana dinozorlar çağı da denir. Bilim dünyası, dinozorlarla gerçek anlamda 19. yüzyılın ortalarında yaşayan İngiliz doğabilimci Sir Richard Owen'ın çalışmalarıyla ilgilenmeye başladı. Sir Richard Owen bu hayvanları, 1841 yılında, Yunanca "deinos" ve "saurus" anlamına gelen iki sözcüğün bileşiminden oluşmuş "Dinosaurdinozor" adıyla adlandırdı. Bulunan fosiller sayesinde dünya üzerinde yaklaşık 850 civarında dinozor türünün yaşadığı anlaşıldı. Bu çeşitliliği oluşturan en önemli unsur ise mezozoik dönemin başlarında tek bir ana karadan oluşan dev kıtanın parçalanması sonucu kıtaların sayısının artması. Böylece her kıtadaki farklı iklim koşulları dinozorların farklı gelişmelerine neden olmuştur. Bu hayvanların 160 milyon yıldan daha fazla bir süre dünyaya egemen olmalarının sırrı, her koşula kusursuz uyum sağlayabilmelerinin bir sonucuydu. Ayrıca çok güçlüydüler ve kendilerinden başka canlı türlerine yaşam hakkı tanımıyorlardı. Yumurtlayarak ürüyorlardı ve yumurtalarının kabukları çok sertti. Bu nedenle kolay kolay zarar görmüyor ve çok fazla yavruları oluyordu. Devasa büyüklüklerine rağmen yumurtalarının büyüklüğü en fazla 35-40 cm arasındaydı. Arka ayakları üzerinde durabilecek, hatta hızlı koşabilecek bir anatomik bir yapıya sahiptiler. Etobur dinozorların kol yerine kullandıkları küçük pençeleri, avlarını tutmaya, bazen de kavga sırasında rakibine zarar vermeye yarıyordu. Ayrıca uçabilen türleri de vardı. Bir kertenkeleden daha çok bir kuşu andırıyorlardı. Aynı zamanda soğuk iklim koşullarına adapte olmuş tüylü birçok dinozor türü de keşfedilmiştir. Bazı türler hem karada hem de denizde yaşayabiliyordu. 3 metre boyundaki Plesiosaurus, 15 metre uzunluğundaki Liepleurodon ve 14 metre uzunluğundaki Elosmosaurus bu deniz sürüngenlerinin en ünlüleriydiler. 2006 yılında keşfedilen ve Predetor-x ismi verilen bir deniz sürüngeni 15 metre uzunluğunda, 45 ton ağırlığındaydı ve denizlerde rakipsizdi. Otobur dinozorların bazıları dört ayak üzerinde de yürüyebiliyorlardı. Birçok araştırmacıya göre dinozorlara bu üstünlüğü ayak yapıları sağlıyordu. Öteki sürüngenler kenarlara doğru yayılmış ayaklarla yürümek zorundaydılar. Bu da ciğerlerine yeteri kadar hava alıp vermelerini engelliyordu. Oysa dinozorlar gövdenin altındaki düz ayakları sayesinde dik durabiliyorlar, böylece hem koşup, hem de nefes alabiliyorlardı. Bunun sonucunda da çok hızlı hareket edebiliyor ve uzun süre bu duruma dayanabiliyorlardı. Yine bu özellikleri nedeniyle, zamanla ön ayaklarını birer saldırı ve savunma silahına, hatta giderek kanatlara dönüştürmüşlerdir. Çok iri, hantal yaratıklar olduğuna dair yaygın kanının aksine her boyda dinozor mevcuttu. Uzunluğu 25, ağırlığı 70 ton olan Brachiosaurus da bir dinozordu, bir güvercin büyüklüğünde olan Epidexipteryx de. Bilinen dinozorların %40'ı mezozoik dönemin son 15 milyon yılında, yani 80 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır. T-Rex gibi pek çok ünlü dinozor da bu dönemin canlıları arasındaydı. En Ünlü Etobur Dinozorlar Tyrannosaurus – Rex T-Rex Dinozorların kralı olarak isimlendirilir. 90-65 milyon yıl önce egemen olan bu yırtıcı kuzey Amerika'da yaşamıştı. Boyu 14-15 metre, yüksekliği de yaklaşık 6-6,5 metre olan bu olağanüstü dinozor, karadak en yırtıcı dinozordu. Kafatasının uzunluğu 1,5 metreden fazlaydı. Ağırlığı ise 5 ile 7 ton arasında değişiyordu. Dişlerinin uzunluğu yaklaşık 20 cm civarındaydı. Allosaurus Oldukça geniş bir yayılma alanı vardı. Kuzey Amerika, Afrika, Avustralya ve Çin'de fosilleri bulunmuştur. Uzunluğu 9 metre, yüksekliği de 3 metre civarında olan bu yırtıcı, 160 ile 140 milyon yıl önce yaşamıştır. Giganotosaurus Güney Amerika'nın tartışmasız en büyük yırtıcısıydı. T-Rex'in Güney Amerika temsilcisi de denilebilir. 90 ile 65 milyon yıl arası yaşamış olan bu yırtıcının uzunluğu 13 metre, yüksekliği 5-6 metre, ağırlığı ise 7-8 ton civarındaydı. Tarbosaurus T-Rex'in Moğolistan ve Çin versiyonu olan bu olağanüstü yırtıcı T-Rex ile aynı dönemde ama farklı coğrafyalarda yaşamış. Uzunluğu 10 ile 12 metre, ağırlığı ise 5 ton civarındaydı. Carnotaurus Diğer yırtıcı dinozorların genellikle ibikleri olurdu. Carnotaurus'un ise iki boynuzu vardı. 90 ile 65 milyon yıl önce Güney Amerika'da yaşamış olan bu dinozor, 7-8 metre boyunda ve 3-4 metre yüksekliğindeydi. Spinosaurus Bu tür 95 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış olan en büyük yırtıcı dinozordur. Kısa bir süre öncesine kadar T-Rex'in en büyük yırtıcı dinozor olduğu düşünülüyordu ama son bulgular Spinosaurus'un T-Rex'ten daha iri olduğunu gösteriyor. Kafatasının uzunluğu 2 metre, boyu 17 metreydi. Yani T-Rex'den 3-4 metre daha uzundu. Ancak onun kadar iyi bir avcı olduğu söylenemez. Aslında Spinosaurus daha çok suda avlanan, çok sıkıştığı zaman karada avlanmayı tercih eden bir yırtıcıydı. Velociraptor En hızlı etobur dinozor denilebilir. 90 ile 65 milyon yıl önce yaşamış, boyu 1,5 metre, ağırlığı ise 300-500 kilogram arasında değişen bir yırtıcıydı. Gruplar halinde avlanıyor, avlarını yakalamak için taktikler geliştiriyorlardı. Böylesine yırtıcı dinozorlarla aynı dönemde yaşayan otobur dinozorların yaşam koşulları çok zordu. Bir kısmı kaçarak kurtulurken daha yavaş olanları ise farklı savunma sistemleri geliştirmişlerdi. Yırtıcı dinozorlar da daha çok sürünün en zayıf ve yaşlı olanına saldırdıkları için kendiliğinden bir doğal ayıklama sistemi de gelişmişti. En Ünlü Otobur Dinozorlar Stagosaurus 140 milyon yıl önce yaşayan bu dinozorun özel bir savunma sistemi vardı. Uzunluğu 9 metre, ağırlığı ise 2 ton olan bu dev dinozorun sert zırhı ve kuyruğundaki dikenlerii sayesinde kendini koruyabiliyordu. Ankylosaurus 70 ile 65 milyon yıl önce yaşamış olan bu otobur'un uzunluğu 7-10 metre, ağırlığı ise 5-7 ton civarındaydı. En büyük düşmanı T-Rex'den kuyruğunda bulunan büyük topuzu sayesinde kurtulabiliyordu. Topuzu en büyük silahıydı. Brachiosaurus Uzunluğu 25 metre, ağırlığı 70 tona kadar çıkabilen bu tür tüm dinozorlar içinde en büyük dinozordur. 150-130 milyon yıl önce yaşayan bu dev, ağaç yapraklarını yiyerek yaşıyordu. Bazı otobur dinozorlar ise günümüzdeki gergedanlara benziyorlardı. Sert zırhları ve kafalarındaki boynuzları sayesinde avcılardan kurtulmayı başarabiliyorlardı. En son görülen boynuzlu dinozor türü olan 9 metre uzunluğundaki Triceratops en çok bilinen türdür. Dinozorlarla birlikte aynı dönemlerde yaşamış olan uçan sürüngenler de vardı. Ancak bunlara dinozor demek çok doğru olmaz. Eudimorphodon ilk uçan sürüngen olarak bilinir. Diğer uçan sürüngenlere oranla oldukça küçüktü. Bu canlının kanat açıklığı 1 metre civarındaydı. Uçan sürüngenler arasında en ünlüsü Pterenedon'dur. Kanat açıklığı 8 metre civarındaydı. 160 milyon yıl kadar önce dinozorlar yer küre üstündeki en geniş hayvan topluluğuydu. Ancak günümüzden 65 milyon yıl önce çok kısa bir sürede tümünün soyları tükendi. Dinozorların neden yok olduğu sorusunun yanıtı yıllarca araştırıldı. Birçok iddia ortaya atıldı. Hem doğal, hem uzayla ilgili bazı teoriler, dinozorların beslenmeleri, üremeleri gibi bazı konularda şartların olumsuzlaşması, ölümcül ve bulaşıcı hastalıklar, iklimde ani değişiklikler, yanardağ patlamaları gibi çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Ancak bunların hiçbiri bu yok oluşu tam olarak açıklayamıyordu. 1980 yılında, nobel ödüllü fizikçi Luis Alvarez ve oğlu jeolog Walter Alvarez dinozorları bir göktaşının ortadan kaldırdığını ileri sürdü. Alvarezlerin bu görüşü 1985'li yılların sonları ve 1990'lı yılların başlarında bilim çevrelerinde ağırlık kazanmış ve ilerleyen yıllarda da ortak kabul görmüştür. Yapılan araştırmalar da bu görüşü kanıtlar. Bu görüşe göre dinozorların sonu, 65 milyon yıl önce yaklaşık 10 km çapında bir göktaşının Dünya'ya çarpması sonucu gerçekleşmiştir. Bu göktaşı saatte km hızla Meksika'nın Yukatan Yarımadası açıklarında dünyaya çarpmış ve çarpma anında km3 madde buharlaşmış, erimiş ya da yüzlerce kilometre öteye savrulmuştur. Bu çarpma sonucu canlı türlerinin %70'inden fazlası yok olmuş ve 180 km çapındaki dünyanın en büyük kraterlerinden biri olan Chicxulub krateri meydana gelmiştir. Çarpmanın 100 milyon megaton TNT'ye eşdeğer bir enerji açığa çıkardığı tahmin edilmektedir. Çarpma sonucu oluşan toz tabakası atmosferi kaplamış, dünya aylar boyunca karanlıkta kalmış, sıcaklık; suyun donma derecesine kadar düşmüş ve asit yağmurları yaşanmıştır. Aylarca süren bu karanlık ve soğuk dönemde bitkilerin fotosentez yapamaması besin zincirini yıkmış ve bu felaketler zinciri de dinozorların sonunu hazırlamıştır. Dünya uzun yıllar boyunca hiç güneş görmeyince buz devri oluşmuş ve dinozorlarda bu sırada ölmüştür. Dinozorları sonuyla ilgili genel kabul gören teori bu. Ama şu da bir gerçek ki, bu sorunun yanıtı hiçbir zaman tam olarak verilemeyecek. Bu içeriği sitesini kaynak göstererek kullanabilirsiniz. İçeriklerin; sitesi kaynak gösterilmeden herhangi bir web sayfasında, sosyal medyada ve görsel basında yayınlanması yasaktır. Ayrıntılı bilgi için Kullanım Koşulları sayfasını okuyabilirsiniz.
Page Not Found! We're sorry, but we can't find the page you were looking for. It's probably some thing we've done wrong but now we know about it and we'll try to fix it. In the meantime, try one of these options Go to Homepage
dinozorlar hakkında bugün elde ettiğimiz bilgiler nasıl elde edilmiştir